Ana içeriğe atla

ünlülerin ev dekorasyonları 2 :)

Göksel
Daha önce yaşadığı büyük evlerin birçok yerini hakkıyla kullanamadığını anlatıyor. 140 m2’lik apartman dairesinde iki oda, bir salon, mutfak, banyo ve misafir tuvaleti bulunuyor. “Evin küçük oluşu bana uydu. Ama acilen elden geçmesi gerekiyordu. Aldığı ışık, baktığı yeşillik beni etkilemeye yetti zaten,” diye keyifle anlatmayı sürdürüyor. Evin tadilatı dört ay sürmüş. Banyo ve mutfak yenilenmiş. Evi dekore ederken mimar arkadaşı Bartu Olcay’dan büyük destek almış. Evde açık renkler sevdiğini modern ve klasik tarzı karıştırmayı tercih ettiğini anlatıyor. Mobilyalar ağırlıklı olarak Dank, Mudo Concept, Layla Dekorasyon ve Habitat’tan..








Zerrin Tekindor
Ulus’ta oldukça sakin bir site içinde yer alan bu apartman dairesine taşınalı yedi yıl olmuş.Bej duvarları, tiyatro sahnesinden ilham aldığını söylediği, o meşhur abartı giysili, takma kirpikli, bol makyajlı teatral kadın figürlerinden oluşan yağlıboya tablolar renklendirmiş. “Daha önce atölye ve ev ayrı yerlerdeydi. Gidip gelmek yorucu oluyordu. Oğlum Hira (20) ile yeterince vakit geçiremiyordum. Baktım ki olmayacak, içinde bir odayı atölye yapabileceğim daha büyük bir yere taşınmaya karar verdim,” diyor. 210 m2’lik dairede dört oda, iki banyo, mutfak ve salon bulunuyor. Dekorasyonunu ise sadelik ve rahatlık üzerine kurmuş oyuncu. “Şimdi buranın böyle düzenli gözüktüğüne bakmayın. Evin her köşesini atölye olarak kullanıyorum aslında,” diyor.Modern tarzda döşediği evinde eski eşya özellikle istememiş. “Özel çaba sarf edilmiş gibi duran dekorasyonu sevmiyorum,” diyor Tekindor. Salondaki kanepesi evde onun vazgeçilmeziymiş. “Burada uyuklamak hoşuma gider,” diyor. Tekindor, evinde çok ve kullanılmayan eşya sevmiyor. “Bana kalsa halı bile fazla. Ama usulen, taşınıyormuş havası olmasın diye koydum,” diyor gülerek.








Deniz Çakır
En çok Nişantaşı ve Beyoğlu semtlerini sevdiğini söylüyor. “Bu iki semt nostaljik ruhları ile bana her zaman yakın gelmiştir. Nişantaşı yaşamak için aklımın bir köşesinde hep vardı,” diye anlatmayı sürdürüyor. 200 m²’lik çatı dubleksinin alt katında salon, mutfak, biri giyinme olmak üzere toplam üç oda ve bir banyo bulunuyor. Üst kat ise tamamen yatak odası olarak tasarlanmış. Kütüphane, makyaj ve çalışma bölümlerine ek bir banyo ve sauna da var. Evi dekore ederken mimar Cemile Şişman’dan destek almış genç oyuncu. Salondaki ve üst kattaki duvarların bir bölümü beyaz tuğla görüntüsü veren artstone marka panelle kaplanmış. “Aslında orijinal tuğla duvar tercih ederdim ama bu da istediğim havayı yarattı burada,” diyor oyuncu. Evin genel dekorasyonuna gelince… Gri, beyaz ağırlıktaki salon katında modern ve ferah bir görüntü hakim. Geniş ve rahat kanepelere MudoConcept’ten sandık sehpa eşlik ediyor. “Dikkat ederseniz burada yemek masası yok. Çünkü mekanı bölmek istemedim. Zaten bu sehpa yeteri kadar iş görüyor benim için,” diyor Çakır. Özel olarak yaptırdığı televizyon ünitesinin bir bölümü en sevdiği filmlerin DVD’lerine diğer kısmı da sinema ve tiyatro kitaplarına ayrılmış. Oyuncu, ressam Zerrin Tekindor’un sergisinden iki buçuk yıl önce aldığı yağlıboya tablo evdeki göz bebeği adeta. “Evin geriye kalan duvarlarını doldurmak için onun sergi açmasını bekliyorum,” diyor Çakır. Yaşı ilerledikçe dekorasyon konusunda daha ferah ve sakinlik arayışına girmiş.“Eski evimi görseydiniz çok şaşırırdınız. Yeşil duvarlar, mor bir kanepe… O yüzden burada üst katı sadece beyaz istedim. Bana dinginlik verdiğini keşfettiğim için... Beyaza uyanmak çok huzurlu oluyormuş meğer,” diye anlatıyor oyuncu.










Nebahat Çehre
Kapı açıldığında onun sımsıcak, içten tebessümü ile karşılaşıyoruz. Etrafa yayılan güzel kokusunu da merak etmiyor değiliz hani. “Bill Blass’ın Nude kolonyası bu. Yıllardır kullanırım,” diyor. Giydiğini yakıştırmasını bilen nadir insanlardan kesinlikle. Kendi yaptığı saçı ve doğal makyajı ile her daim görmeye alışık olduğumuz ışıltısı çekim boyunca tüm ekipte hayranlık uyandırıyor . Ferah görünümü ile öne çıkan dairede gereksiz hiçbir eşyaya yer vermemiş. “Çok eşyalı evler bana göre değil. Burası şu anda tam kararında,” diyor. Yüksek ahşap şamdanlara sehpa ve dresuar üstünde gümüş aksesuarlar eşlik ediyor. Kumaş seçimlerinde ise pastel tonlar hakim. “Burası beni dinlendirsin istemiştim. Çünkü en çok vaktim şu gördüğünüz kanepe üzerinde geçer. Dekorasyona çok meraklı olduğunu anlatan Çehre, bu konularda asla teslimiyeti başka birine bırakamayacağını açıklıyor. “Birkaç ev dekore etmişliğim de var. Çok keyif alırım bu tarz işlerle meşgul olmaktan,” diye belirtiyor. Peki evde bir günü nasıl geçiyor Çehre’nin dersiniz? “Sabahları erken kalkıp kahvaltımı yapar hemen gazetelerimi okurum. Teknolojiyi hayatıma mümkün mertebe sokmamaya gayret ediyorum. Internet kullanmam ve gereksiz yere telefonla konuşmak hoşuma gitmez. Benimle uzun sohbet etmek isteyen arkadaşlarımla yüz yüze görüşmeyi tercih ediyorum,” diye anlatıyor. Bir zamanlar gençlere sık sık öğütler verdiğinden bahseden Çehre, artık bu huyundan da vazgeçmiş. “Neticede bizi biz yapan aslında hatalarımız ve onlardan çıkardığımız güzel dersler. Bunları bilen biri olarak onların vakit kaybetmemelerini istiyordum sadece. Ama baktım ki insan her şeyi kendi yaşayarak öğreniyor. Siz de verdiğiniz öğütle kalıyorsunuz,” diyen Çehre sette disiplini ve yıllardır hiç kimseyi bekletmemesi ile ünlü.








*görseller ve ropörtajlar instyle home'dan alıntıdır.

Yorumlar

  1. Benim favorim Nebahat Çehre
    :)

    Ruhum 60 bedenim söylemeeeeeeem :)
    Heheheh

    Sevgilerimle
    :)

    YanıtlaSil
  2. insanın yaşı ilerledikçe sade dekorasyona yöneliyormuş, buradan Nebahat Çehre'nin yaşı hesaplanabilir mi acep :)

    YanıtlaSil
  3. Nebehat Çehre'nin evi çok güzelmiş. Sade ve şık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..