Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yılbaşı

Hiç kimseye yılbaşı kartı göndermedim. Milli piyangodan yılbaşı çekiliş bileti almadım. Akşam pişiririm diye markete gidip hindi almadım. Noel babaya hayatım boyunca inanmadım,kıyafetleri ve geyik hikayesi hoşuma gider o kadar. Yılbaşı için çam ağacı hiç mi hiç alma gereği duymadım, dükkanlardaki görüntüsü doyurucu oldu hep. İnsanların bu günde birbirlerine hediye verme olayını hiç bir zaman anlamadım,hep saçma gelmiştir. "Yılbaşı akşamı nerdesin?" sorusuna angut kuşu gibi baktığım bi gerçek, evdeeee nerde olacak der bakışı attım sadece, angutluk karşımdakine geçti bu sefer de.. Ben hiç Hristiyan da olmadım, yılbaşı moduna giremeyişimi mazur görün. Ama Hristiyan arkadaşlarımın bu dini bayramını kutluyorum tabi,benim de bayramlarım var hem de bissürü.. Onların kurban veya ramazan bayramlarımızı kutladığını hiç görmedim,ama bizimkiler hiç atlamazlar kutlamayı. Yılbaşı sadece yeni bir takvime geçiş olayı benim gözümde.. Yeni bir yıla girdik hobaa, bir sene daha gitt

kadın&erkek

"Erkekler kendilerini yorgun hissettikleri için, kadınlar ise meraktan evlenirler. İkisi de hayal kırıklığına uğrar." Oscar Wilde "Bekar erkekler kadınlar hakkında evli erkeklerden daha çok şey bilirler. Eğer bilmeselerdi onlar da evlenmiş olurdu." H.L.Mencken "Kadın peşinde koşmanın zararı yoktur. Zararı veren onları yakalamaktır." Jack Davies "Kesinlikle evlen! Karın iyiyse mutlu, kötüyse filozof olursun" Sokrates "Bir erkek karınızı elinizden aldığı zaman karınızı ona bırakmaktan daha büyük bir intikam yoktur." Sacha Guitry "Erkekler,hayatlarının bir devresinde evlerinin tam hakimidirler. O da doğdukları günden üç yaşına kadar oldukları zamandır." ne diyorsunuz bunlara ;) hepsinde başınızı mı sallıyorsunuz, hı hı doğru valla diyerek.. bi tahminde bulunayım mı: eğer siz bir erkekseniz: ne bu kadın milletinden çektiğimiz kardeşim, evlenmek mi amaan amaan, canlı canlı mezara mı gireceğim , her çiçeğe

Bonibon aşkına

Küçükken ilaç diye yerdim bonibonları :) en önce sevmediğim renkleri yerdim ya da onları kardeşime verirdim.Kutusuna doldurup boşaltıp oynardım, eller eller sonra bir güzel hap diye yerdim. Mutluluğun iksiri olsun içelim güzelleşelim derler ya var mı bundan daha güzel iksir çocuklukta.. Keşke büyükler için olanlarını da icat etseler.. Ailenle mi tartıştın hooop at bi sarı bonibon, Arkadaşın mı canını sıktı hooop at bi mavi bobibon, Sevgilinle aran mı bozuk nerde benim kırmızı bonibonum hoop.. Yok öle bişe tabi, hoop ne oluyor bacım der sana "evren" :) Hani şu evrene mesaj gönderme işi var ya ona taktım bu aralar. Kızmayın bana ama Allah'ın karşısına çıkıp , Allah'ım şunu bunu onu istiyorum, demeye utanan insanların uydurduğu , dolaylı yoldan dua etme şekli bu evrene mesaj gönderme olayı. Bak şimdi evrenciğim (bu arada elini evrenin omuzuna atmış gibi düşünün), yeni yıl geliyor ya hani, yeni yıl yani, yeni istekler, mutluluk, sevmek , sevilmek, dolar , lira

2011'in en iyi fotoğrafları

 

Biraz eğlence biraz izlenim

Yukarı, yukarı, yukarı... hop! burası iyidir , burda kalalım.. ee napıcaz şimdi, istediğimiz kadar yükseldik,bir yerlere geldik.. hayaldi gerçek oldu.. para bende,şöhret bende,işler tıkırında.. biraz gevşeyelim o zaman, keyfimize bakalım, o kadar çalışmasak da olur! Neden yazdım bu diyaloğu diye merak ederseniz, açıklayacağım efendim.. Arkadaşımızn doğum günü vesilesiyle Taksimde Pikapa gittik.. Şarkıcı Rüzgar'ın mekanıymış orası, şu Zifiri diye bir şarkı var ya onu söyleyen uşak işte.. Ben kendisini de şarkısını da bilmem, orada gördüm ve dinledim,fena değildi sesi.. Hımm asıl mevzu , o sahne almadan önce başka bi çocuk vardı sahnede, hem çaldı hem söyledi.. Küçük bi mekandı, sıcaktı ve ne istek parçası istediysek çaldı, söyledi.. O söyledikçe biz koptuk, biz katıldıkça o da çoştu diyelim.. Çok eğlendik, konser gibi bişi oldu yani.. 3 saat böyle geçti, Rüzgar çıktı sahneye.. Kendi yazdığı parçaları sölyledi, espriler yapmaya çalıştı falan filan.. Ama eğlendiremedi

Kilometrelerce uzakta olan birini sevmek !

En zorudur dimi böyle birisini sevmek,özlemek,beklemek.. sevmeyi sürdürebilmek en zorudur bence.. onca insan arasından onu seçmek,özlemek kelimesinin hakkını vere vere sadece sevmek.. bazen araya kilometreler girer ama hiç olmadığı kadar mutlu olursunuz, sevginin de hakkını vere vere seviyorsunuzdur çünkü, bazen de bir metre kadar yakınınızdadır sevdiğiniz ama aranızda kilometreler vardır.. hangisi daha zor, hangisi daha imkansız bilemeyeceğim ama çok anlamlı bir şiir daha dinlettirdi bize Erdem.. sen bu işi biliyorsun komşu :)

Batıl inançlarılarımız olmazsa olmaz!

Batıl inançlara ne kadar inanmam desemde ister istemez bazı şeylere dikkat ettiğimi anladım :) gece tırnaklarımı kesemiyorum, sakız çiğnemek istemiyorum, gece karanlıkta pencereden sıcak su dökemiyorum, kuşların havada toplandığını ciyak ciyak bağrıştığını görünce heh kesin kötü birşey olacak diyorum :) yani abartılacak derecede bağımlı olduğumu düşünmüyorum.. Kültür ve Turizm Bakanlığı, alışageldik batıl inançları bir kenara bırakıp sitesinde tuhaf denilebilecek batıl inançlara yer vermiş.Yani ne kadar 2000 li yıllara girmiş olsakta bazı inançlarımız hiç değişmeyecek gibi.. İşte o tuhaf inançlardan bazıları: Cuma günü ana rahmine düşen çocuk bilgili olur. Pazartesi başlanan işler ağır gider. Bir erkek iki kız arasından geçerse köse olur. Bir adam iki kadının arasından geçerse sözü geçmez. Odanın ışığını evin erkeği yakarsa o ev daima nur içerisinde ve bereketli olur. Kadının yolda erkeğin önünü kesmesi uğursuzluktur. Bir kadın iki erkeğin arasından geçerse çocuğu ol

Darlandım!

yapman gerekeni yapamazsın, için içene sığmaz: darlanırsın. nerde alakasız iş var atlarsın sapık gibi aradığını bulamazsın : darlanırsın. aklın olması gereken yerde değildir, aklın nerdedir bilmezsin bile: darlanırsın. çıkarsın amaçsız öylesine yürürsün, üşürsün ıh ıh yine : darlanırsın. nedir bu darlanmak lan! sıkılmanın bir level üstü mü? karadenizde kullanılan "uy darlandım daa!" mı? bir yerlerimize rahat batması mı? niye bu ruh hali içinde olduğunu bilememek mi? onu bunu bilemeyeceğim de  şuan kendimi çöpe atmak istiyorum, o kadar ki darlandım.. bu halimden nefret ediyorum,ne istediğimi bilmiyorum, neden sıkıldım ben bu kadar, hem de durup dururken! hayır sınav haftası bile değil, ben kendimi final haftasına saklıyordum, töbe ya :S film izlemek istemiyorum, tv izlemek istemiyorum, dışarı çıkmak istemiyorum, eğlenmek istemiyorum! uyumak istemiyorum, zaten gece kötü rüya gördüm! bişey beni boğmaya çalışıyordu, pislik başkasını bulamadı boğacak! ne yaptım ben

Kutsal meslek mi? Erçiş'te öğretmenlik derim.

Beyzacık ! Annesiyle hergün 5 buçukta kalkıp ağlaya ağlaya okula gelmek zorunda kalan Beyzacık.. keşke her gün ağlasaydı da şimdi o okula devam edebilseydi.. Muharrem benden balık istemişti.. Trabzonu çok sevdiğini falan anlatırdı, bende ilk gittiğimde neden olmasın balıklarını alırım demiştim.. Ya Ayşegül hoca , en hanımefendi öğretmen... Ne bileyim doğunun incisi yeşil Ercişe giderken aslında buranın deprem bölgesi olduğu aklıma gelmedi değil. Ama bir çok öğretmen gibi bizde başımıza ne gelecek, ne olacağız, görevimizi nasıl, nerde, kimlerle yerine getireceğimizi bilmeden büyük umutlarla gittik oraya. Benim askerliğimi yerine getireceğim bu güzel ilçe, çoğunun ilk görev yeriydi ve oraya atandıkları için kendilerini çok şanslı hissediyordular. Bende şükürler olsun diyerek, bismillahla yola çıktım, diğer arkadaşlarım gibi. Aslında öğretmenliğin nasıl kutsal bir meslek olduğunu burda hissetmeye başlıyorsun. Çünkü biletini alıp görev yerine doğru hareket etmeye başlayınc

61 öyle mübarek bir sayıdır ki..

ister milliyetçi desinler, ister bu  nasıl kendini, insanını seven bir şehir desinler, ister bıktık bunların plaka sevdasından desinler .. desinler de desinler :) bunu diyenler Trabzonlu olmayanlardır, Trabzonlu olamayacak olanlardır çünkü, bırakın desinler, reklamın iyisi kötü olmaz misali :) Tabi bu söylediklerim işin esprisi , okuyanların ne ukala kızmış demesine gerek yok bunu yazan da bir Trabzonluysa bilmeniz gerekir ki Karadeniz insanı şaka yapmayı , laf sokmayı çok sever sürekli de yapar bunu ama kalp kırmadan laf sokarlar öle kötü çocuk da değillerdir:) bazen en son söylemesi gerektiğini en önce PAT diye söylerler bi durup "ne oluyor lan!" diyebilirsiniz..bu bizim samimi tavrımızdan gelir, severiz sıcak ortamları, ondan sizLİ değil senLİ konuşuruz hep..bizim için yabancılık kavramı tanışıncaya kadar geçerlidir, ismini söylediği anda bağrımıza basarız insanları :) Bu yazıyı yazmak içimden geldi izleyici sayımın mübarekliğini görünce :) valla bu 61 sevdası çok başka

Mc Coys Çifliği

En çok eğlendiğim yerlerden birisi de bu çiflik olmuştu.. Red Kit'in kasabasında gibi hissetmiştim kendimi.. Arka fon müziği, etraftaki mezarlar,çamaşır ipindeki tulumlar,elbiseler :) her an karşıma tabutçu çıkacakmış gibi merakla geziyordum bahçede..içine girmeyi düşünmemiştik ama dışı kadar içi de eğlenceli bi yermiş.. Atış talimi yaptık serjiomla , çok eğlenceliydi..mucittinin labaratuarı gibi içerdençalışan, garip sesler çıkaran makineler de vardı..güzel bi gündü, hatırlayınca mutlu olduğum bi gün :)          

Wordpress ve Blogger arasındaki farklar :)

Wordpressle blogger arasındaki farkları araştırırken rastladım bu eğlenceli yazıya, paylaşmak istedim.. wordpress 2000 dolarlık bir takım elbise giyerken blogger motorunun sırtından inmez.. wordpress internete daha yakınken.. blogger daha çok yastık altında sakladığımız günlüğe benzer wordpress hizmeti ücretsizdir… blogger bedavadır,beleştir… wordpress gönüllüleri ile bilinir.. blogger google güvencesi altındadır… wordpress daha çok mantıklıdır.. blogger duygularına kapılan bi adamdır… wordpress için çeşit çeşit tema bulunmaktadır… blogger için de çeşit çeşit wordpress teması bulunmaktadır… wordpress kolaydır ama bunu çaktırmaz… blogger’ın içi dışı birdir.. wordpress’in nimetlerinden faydalanmanız için öncelikle bi hostunuzun olması lazım.. blogger için, dedim ya; google arkasındadır.. wordpress sahipleri bi tane wordpress açar… bir tanesiyle uğraşır.. her şeyi ordadır.. düzenlidir.. blogger kullanıcıları çeşit çeşit blog açar.. heryerdedir.. zaman mekan yoktur…

Öğretmen demek çocukluk anıları demektir.

Sanırım genç, taze beyinler , çocukluk zamanı yaşadığımız herşeyi silinmemek üzere kaydediyor hafızamıza..  Okula ilk yazıldığım günden tutun, okuma kurdelemin takıldığı ana kadar herşeyi çok iyi hatırlıyorum.. Çocukluk, ergenlik çağımızın da çoğu anısını okullarımızda yaşamışızdır..her öğretmende ayrı hikayelerimiz vardır.. Hepsinin de adını soyadını bize sorulduğunda tak diye söyleyiveririz :) aynı asker gibi.. Öğretmen olmaya yaklaştıkça eski hikayelerimi hatırlayıp , benim de anılarında başrol olacağım çocuklarla tanışmak için sabırsızlanıyorum .. Ortaokulda matematik öğretmenimin bi gün bize okuduğu şu hikayeyi hatırladım bugün :)  nerden çıktı bunu hatırlamak derseniz 4 gün üst üste tatilimiz var bu hafta, zamansız gelen her tatilde bu hikayeyi hatırlarım o yüzden.. *** Patronundan 1 günlük izin isteyen adama , patronun verdiği cevap şu olmuştur: Demek bir gün izin istiyorsun. Gel ne istediğine beraberce bir göz atalım. Bir yılda 365 gün var. Bir yıl

Beni Unutma :S

 Benim tercihim değildi bu filme gitmek, ama gittik bi kere birini kıramayıp :) Beni Unutma hakkındaki tek yorumum unutun bu filmi, aman he yanlışlıkla bile gitmeyin..Bu nedir abi ya! onca saat film çekiyorsun, emek ediyorsun , oyuncular da iyi oynuyor tamam da şunun senaryosuna biraz bişiler yazar adam..Klasik duymaya alıştığımız diyaloglar, barda tanışmalar, çapkın erkek, doğal güzel bi kız.. tek ilginç konu kadının beyninde unutkanlığın başlamasıyla en son tanıdığı kişilerden başlayıp geçmişe doğru herkesi unutması ! ilk önce de oğlunu ve kocasını tabi..üzüldüğüm bi sahneydi.. kıssadan hisse zevk vermedi, bi Aşk Tesadüfleri Sever tadını alamadım yani..

Kova kızıyım ben

Haftalık Kova burcu ruh halimi arz ederim: Dört gün olan tatili memleket sevdasına on güne çıkarmanın verdiği rehaveti bir süre üstünüzden atamayacaksınız.. hele iyi beklediğiniz vizelerinizin sonuçlarını Daha Çok Beklersiniz diyerek geçiştirmek istiyorum.. Özlemeyi seviyorsunuz ama o da bi yere kadar modundasınız.. Sağlığınız pek yerinde anneniz fırsattan istifade iyi beslemiş sizi.. Para konularında bu aralar cebiniz rahatlasa da yakında ödeyeceğiniz faturalar iliğinizi kurutacak gibi görünüyo.. 24 saat internet kullanıcısı olan sana mı kalmış sınırsız interneti kotalı yapmak! oh olsun. Ayy içim darlandı yeminle deme bunlar gelir geçer önemli olan her zaman ilk önce okuduğunuz aşk yorumu dimi ama.. yolunda giden en önemli şey yolunda çok şükür.. seviyorsunuz , seviliyorsunuz..özlüyorsunuz bir o kadar da özleniyorsunuz.. sanırım bundan sonraki tüm aşk yorumlarınızda da sürekli iyileşen bi aşk hayatı yazmaya devam edeceğiz; çok sıkıcısınız insana şöyle egzantrik yorumlar yazdırmıyors

Şimdiden iyi bayramlar :)

   

Anadolu Kartalları

Çok güzel bir zamanda vizyona girdi film.. Bitip tükenmeyen terör saldırılarının devam ettiği bu dönemde, vatan, bayrak,birlik beraberlik duygularının alevlenmesinde bi parça etkisi olacağını düşünüyorum.. Film hakkında da biraz yorum yapmak istiyorum..ikinci yarısı birincisine göre daha keyifli izlettirdi kendini..hem düğüm noktalarının çözülmeye başlaması hem de bu yarıda filmde kullanılan müziklerin etkileyiciliği daha bi keyifle seyrettirdi kendini sanki.. Uçakların görkemli uçuşlarına, hava manzaralarına bayıldım..Gökyüzünü yeryüzüne bağlayan, kopup,dağılmasını engelleyen aşk bağının kuvvetliliğini öğrenmiş oldum..ne olursak olalım eğer bizi gönülden yer yüzüne bağlayan, hayatı anlamlı kılan aile olmadıktan sonra insanın bir hiç olabileceğini hatırladım.. gelelim oyunculara :) Özge Özpirinçci seni tebrik ediyorum.. hangi filmde oynarsan oyna kendini izlettiriyorsun, samimisin, oynamıyorsun yaşıyorsun rolünü..ve kız olduğum halde güzelliğine hayranım, işinin hakkını o

Türk sinemasındaki ilk 10 film

İlk defa seyirci oylarıyla belirlenen tüm zamanların en iyi 100 Türk Filmi anketi sonuçlandı.. İşte ilk 10 film arasına giren filmler.. 10 numara Neşeli Günler.. 9 numara Yol filmi... 8 numara Muhsin Bey.. 7 numara Ağır Roman..  6 numara Masumiyet.. 5 numara Züğürt Ağa..   4 numara Babam ve Oğlum..   3 numara Hababam Sınıfı.. 2 numara Selvi Boylum Al yazmalım..  1 numara Eşkıya..

Türk mutfağındaki Kırgız :)

Okula da gideriiiz , yemek de yaparııız :) geçen sene Kırgız mutfağına davet edilmiştim, bu sene sıra ben de diyerek Türk mutfağına davet ettim Aidacığımı.. işin esprisi o tabi.. Türk yemeklerini öğrenmeye karar verdi malum bi sebepten dolayı :) ben de elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum kendisine.. İlk menümüz süzme mercimek çorbası ve şehriyeli pilav oldu :) ikisi de pek bi lezzetli oldu, afiyetle yiyiverdik..

Özgürlük Heykeli

Manhattan ve Özgürlük heykeli en çok beğendiğim yerlerden birisi oldu.. Manzarası bana İstanbul'u anımsatmıştı.. Özgürlük heykeline gitmek için vapura binmek gerekiyormuş çünkü kendileri Özgürlük Adası dedikleri yemyeşil bir adanın üstünde bulunuyormuş.. Kız kulesi gibi .. denizin ortasında ada , adanın üstünde heykel :) ama bu ada çok daha büyük tabiki.. Heykel Fransızların hediyesiymiş Amerikalılara, en çok turistin ziyaret ettiği yerlerden birisi burası.. filmlerden, fotoğraflardan gördüğümüz kareleri bizzat kendi gözlerinizle görüyorsunuz.. bu arada heykel bir bayanmış:) yani dikkatimi pek çekmemişti önceden cinsiyeti ama yakınında olunca anlayabiliyorsunuz..