Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir gün bir adam yaşlı babasını sırtına almış ve..

Çok eski zamanlardan birinde kötü bir âdet varmış. Yaşlılar artık iyice ihtiyarlayıp iş yapamaz duruma geldiklerinde ormana götürülür, orada yırtıcı hayvanlara bırakılırmış. Böylece zaten az olan yiyeceklerin, çalışan gençlere yetmesi sağlanmaya çalışılırmış. İhtiyarları belli bir yaştan sonra evde tutmak yasak olduğundan kimse yaşlı anne babasını evde gizleyemez, komşusu görüp ihbar edecek diye korkarmış. İşte bir gün yaşlılardan birini oğlu ormana götürüp bırakmak istemiş. Kış mevsimiymiş. İhtiyar, oğul ve küçük torun beraberce ormana gitmişler. İhtiyarı bırakmış dönüyorlarmış ki, küçük torun oyuncak kızağını dedesinin yanında unuttuğunu fark etmiş. Babasına dönüp almalarını söylemiş. Babası umursamayınca da : "Kızağımı almalıyım, yoksa sen yaşlandığında seni neyle ormana götürüp bırakacağım" demiş. Oğul o an anlamış ki, ihtiyar babasının kaderi, yaşlandığında kendi kaderi de olacak. Dönüp babasının ellerini çözmüş. Alıp eve geri getirmiş. Samanlıkta saklayıp her gün on

Kadin, erkeginin yansimasidir.

Brad Pitt'in hasta karısına mektubu: Karım hasta. Kişisel yaşamı, işi, kendi hataları ve çocukların sorunlarından dolayı sürekli gergindi. Karım 14 kilo verip, 40 kiloya kadar düştü. Çok sıskaydı ve sürekli ağlıyordu. Karım mutlu bir kadın değildi. Devamlı başı ağrıyordu, kalp ağrısı vardı ve kaburga arkasında sinirleri sıkışıyordu. Sağlıklı bir uyku düzeni yoktu, sadece sabahları ve çok yorgun olduğu zamanlarda hemen uykuya dalıyordu. Bizim ilişkimiz bitmek üzereydi, ayrılma eşiğine gelmiştik. Karım kendi güzelliğini bırakmıştı, gözlerinin altına torbalar vardı, yüzüyle alay ediyordu ve kendine bakmayı bıraktı. Kendisine gelen tüm filmleri ve rolleri reddetti. Artık ben de umudumu kaybetmiştim, yakında boşanacağımızı düşündüm… Ama sonra bir şeyler yapma kararı aldım, sonuçta dünyanın en güzel kadınıyla evliydim. Dünyanın erkek ve kadınların yarısından çoğunun idolüydü ve sonra onun yanında uykuya dalmaya, ona sarılmaya başladım. Çiçeklerle beraber duş almaya, onu öpmeye, övgü

Before Midnight / Geceyarısından Önce

Daha önce şurada uzun uzun anlattığım filmin üçüncüsü 9 yılın ardından sinemalarda.. 1995-2003-2013  aynı kahramanlarla 9 yıl arayla çekilen üç kuşağa hitap eden bir film.. Aida'nın sayesinde öğrenmiştim bu filmi, ilk iki filmini onunla izlemiştik.. şimdi üçüncüsü vizyonda ama ne Aidoş İstanbul'da ne de ben ! üstelik film Trabzon'da vizyonda değil ! gelir mi gelmez mi bilmiyorum ama gelmezse çok üzüleceğim.. sinemada her filmin tadı başka olur, hele de böylesine hikayesi ilginç bir filmin.. şimdilik gidenlerin yorumlarını okuyorum inş buraya da gelir film :( ayrıca film 2013 Sundance Film Festivali'nin en öne çıkan filmi, kaçırılmaz..

Green Gate Aşkına

Sunum önemli sunum! ama şu ramazan gününde her güne ayrı yemek, ayrı sunum derken milletin canı çıkıyordur :) GreenGate , maaşım olduğunda ilk uğrayacağım mağazalardan.. bulabilirsem mağazasına giderim, bulamazsam online mağazaları araştırırım.. gerçi istanbulda alternatif bir çok mağazada çok cici şeyler bulmak mümkün.. bazı bloglarda o kadar güzel evler görüyorum ki, tam benim hayal ettiğim gibi dekore etmişler :) sağolsunlar bana da çok yardımcı oluyorlar fikir anlamında.. countr trend mobilyalar, ikeadan aksesuarlar, english home gibi yerlerden çeşitli eşyalar.. genelde beyaz ağırlıklı evlerde aralara atılmış pastel renkler :) hayal kurmak da parayla değil ya :)

90'lar sokak oyunları

doksanlar dizisini seviyorum şu sıralar, filmin fragmanları dönerken -sokakta oynayan son çocukların filmi gibi bir şey söyleniyordu.. ne kadar da haklılar , bizim çocukluğumuzdan sonrakiler sanki annelerinin karnından bilgisayarla doğmuşlar.. daha anne diyemeden bebeler bilgisayarı istiyor, akıllı telefonla oynamak istiyor.. eski telefonları bile beğenmiyorlar.. bugün twitterda #BizÇocukken etiketi vardı takip edenler bilirler, çocukluğumda yaptığım herşeyi oraya yazmak istedim.. meğer ne değişik oyunlar oynarmışız, sokakta, gece yarılarına kadar.. o oyunlardan biri dumbalaydı, genellikle akşam karanlık çöktükten sonra oynardık.. mahalledeki ablalar abiler çocuklar hep birlikte oynardık.. kısaca anlatayım oyunu.. 10 tane kiremit parçası ya da taş düz bir yerde üstüste duracak şekilde dizilir..kimin dumbalanın başında duracağını belirlemek için herkes sırayla belli uzaklıktan ayağa giyilen bir lastikle taşları yıkmaya çalışır.. taşları yıkamayan kişi ebe olur.. bu ebenin görevi el

Survivor Ramazan :)

Acun birazcık kurnazlık edip ramazanda evlerin halini kameraya çekse iyi malzeme çıkardı :)  asıl survivor şu sıralar her evde yaşanıyor haberi yok kimsenin.. açlıktan ve cigarasızlıktan en ufak şeyde parlayan baba mı dersin ? akşama kadar çalışan açlıktan ve susuzluktan yaklaşma yakarım diye gezen kardeş mi dersin ? ne pişiriyim de  keyfiniz yerinize gelsin diye etekleri zil çalan anne mi dersin ? her evde ayrı teller çalıyor anlayacağınız, dokunulmazlık yarışına girsek baba kızını tanımaz :) konuyu acuna bağlamak istiyorum sebebi şu , abi şu ramazan günü hiç bişi yok televizyonda sıkılıyoruz yahu,  namaz kıl bi yere kadar, Kuran oku bir yere kadar yok zaman geçmiyor .. nereye dönsem bin yıllık diziler ekranda ya da abuk sabuk teyzeler taylandda :) bizi düşünen kimse yok mu ? show tv battı diyorlar , eh be yönetim koyun şuraya adam akıllı bişi sabah akşam sizi izleyelim da ! yemin ederim zap yaparken filmi izlemiyorum, bu film kaç senesinde çekilmişti diye

velhasılkelam..

hayırlı ramazanlar arkadaşlar, nasıl oruçla aranız dayanabiliyor musunuz :) yoksa işin kolayına kaçıp uykuya mı tutturuyosunuz orucu ;) her sene rahatlıkla orucumu tutan ben, bu sene açlıktan ölüyorum nedendir bilmem, saat 8 olmak bilmiyor .. her ramazanın aksine çok yorgun hissediyorum biraz da boşlukta hissediyorum.. son bir aydır yaşadığım onca hengamenin acısını çıkarıyorum sanırım.. son sınıf olmak çok stresliymiş hele de başka bir şehirde okuyanlar için.. derslerden kalmamak için büyük bir çaba harcıyorsunuz, mezuniyet söz konusu stres o biçim.. bir yandan sınavlara gir bir yandan mezun ol bir yandan evini boşalt bir yandan sevdiklerinden ayrıl hepsi üstüste beynini yiyor insanın.. ramazanın ilk günü Trabzona geldim, İstanbul'un sıcağında oruç tutmaya hiç niyetim yoktu, gerçekten bir damla susamadan geçiyor günler, akşamları çok serin oluyor yorganla yatıyorum, hava değişiminden hafif nezle bile oldum, memleketimin havasını o yüzden seviyorum bunaltmıyor çoğu şehir gib

küçük hanım mezun oldu..

Eveet uzun zamandır beynimi fazlasıyla meşgul eden iki olayı hayırlısıyla atlattım .. önce mezun oldum sonra kpss'ye girdim, sınava giren herkese geçmiş olsun diyim, genel kültür genel yetenek hayli zordu çünkü , en azından çevremdeki herkes bu fikirde sizin konu hakkındaki fikirlerinizi de merak ediyorum ? Ales tarzı sorular fazlasıyla zordu, özellikle türkçe testinin A,B,C,D vitaminli sorusundan ve matematikteki grafikli sorulardan bahsediyorum.. beynime ağrılar girdi yok çözemedim! biraz moral bozukluğu oldu tabi eğitim bilimleri de böyle midir diye içim içimi yedi.. neyseki umduğumdan çok daha kolay ve rahat bi sınavdı ikincisi.. 45 dakika erken bitirdim sınavı, genel kontrol yapıp yarım saat erken çıktım.. yani birinci bölüm ne kadar zorsa ikinci de o kadar kolay geldi bana.. o yüzden moralim şuanda yerinde :) en azından bütün bilgisayarcılar tahmin ediyorum ki ilk bölümde zorlanmıştır ve puanlar baya düşecektir.. 75 alsam atanırım diye düşünüyorum çünkü biliyorsunuz artık

Bilgisayar öğretmeni ilk hasılatını kazandı :)

Öncelikle gelin şunda anlaşalım sevgili okurlarım, bilgisayar öğretmeni demek bilgisayar tamircisi değildir, yazılım uzmanı değildir, facebookda resim paylaşamıyorum bi çözer misinci değildir, en önemlisi de HAcKER değildir :) ama yok ben kime bilgisayar bölümünde okuyorum desem bana, ya merve ya bizim çocuk bilgisayarın şurasına bastı bozuldu şuna bi el atsana, ablacım facebookta fotoğraflarımı arkadaşlarım göremiyormuş bi düzeltsene, kız merve internette çok güzel dantel örnekleri varmış bana onlardan aç bulsana , kızım komşunun wireless şifresini kırsana gibi isteklerle geliyorlar :) ha bir de yapamazsanız da sen ne biçim öğretmensin oluyorsun, ben bunu okulda görmedim hiç diyemiyorsun, yok efendim doktor hastasına ben bu hastalığı bilmiyorum sizi iyileştiremem der miymiş :) her neyse ailemizdekilere elimizden geldiği kadar yardım ediyorum  ben size istanbulda sürekli gittiğim terzimden bahsedeceğim. küçük bir terzi dükkanı olan abimiz malatyalı ve baya bilgili bir insan