Ana içeriğe atla

Muhteşem Gatsby


Amerikalı yazar F. Scott Fitzgerald'ın romanından uyarlanan Muhteşem Gatsby'nin konusu kısaca şöyle: 
Film  Nick Carraway adlı bir adamın Gatsby ile tanışıp yaşadığı bir zaman dilimini anlatması üzerine kurulu.. 
1920 lerde geçen film, Gatsy'nin nasıl zengin olduğunu, eğlence merkezi haline gelen Gatsby malikanesinin sırrını,  yavaş yavaş Gatsby ile arkadaş olarak bütün sırlarını ona anlatmasını konu alıyor.. Aslında bütün bu şatafatın, eğlencenin, su gibi para akıtmanın amacının Gatsby'nin,
 5 yıl önce aşık olduğu Daisy için yaptığını öğreniyor.. 
Tek sorun Daisy artık evlidir, onun hala kendisini sevdiğine inanan Gatsby aşkı için neleri göze alır..

Olumsuz bulduğum tek şey filmin 3D olmasıydı  , gereksizdi bence..
sizi bilmiyorum da ben bu 3D gözlüğü takınca uykum geliyor, çünkü acayip karanlıklaştırıyor filmi..
filmde o kadar güzel görseller, kostümler vardı ki karanlık yüzünden hiç birini tam olarak göremedim..
genel olarak filmi beğendim , akıcı ve güzeldi ..
pek Leonardo hayranı değilimdir hayranlarına gitmelerini tavsiye ederim :) 
güzel bir aşk hikayesi var içinde çünkü ;)

ayrıca Lana Del Rey'in muhteşem sesinden bu parçayı sözleriyle, müziğiyle filme çok yakıştırdım..
Kendisine zaten hayrandım, filmde de sesini hemen tanıdım ;)

Yorumlar

  1. varmi onerebilecegin

    korku/gerilim

    filmiii

    YanıtlaSil
  2. yok ferhat ya :S ben pek korku gerilim izleyemiyorum hiç bir fikrim yok :(

    YanıtlaSil
  3. ha ha bende gittim bu filme akıcı olmasına akıcıydı yalnız sonu daha güzel bitebilirdi , tamam tüm hizmetkarlarını işten atabilirsin o kadar paran pulun yalın herşeyin varr ama koruman yok tek kurşun , çok basit öldü Gatsby , elini kolunu sallaya sallaya içeri girmiş demek adam , heyecanlı başlayan film bana göre hüsranla bitti :)

    YanıtlaSil
  4. İzlemeyenler vardır diye sonunu yazmak istemedim ben :)
    ama evet çok haklısın sonu kötüydü ..

    YanıtlaSil
  5. Merhabalar.

    Film ile ilgili verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. İyi bir sinema izleyicisi olduğunuz paylaşımlarınızdan okunuyor.

    3D olayını daha tam manasıyla tecrübe edemedim, ancak otoriteler, şimdilik göz sağlığını etkilediğini söylüyorlar. İlerleyen zaman içinde daha hangi sağlığımızı tehdit edebileceğini yine zaman içerisinde öğreneceğiz.

    Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.

    YanıtlaSil
  6. Merhaba Recep Bey :)
    ben gözlere zararını hiç bilmiyordum :S zaten pek sevmiyorum gözlükle film izlemeyi..
    teşekkürler dua için :)

    YanıtlaSil
  7. fitzgeraldın hayatını çok yerde okudum da hiç kitabını okumadım. bari filmini izleyim :)

    YanıtlaSil
  8. uyarlama filmler hep kötü bulunur genelde , hem oku hem izle bakalım senin fikrin ne olacak merak ettim :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..