Ana içeriğe atla

Gün Doğmadan, Gün Batmadan , Gece Yarısından Önce



Adam ertesi gün kalkacak uçağı beklemek zorunda ve trende tesadüfen tanıştığı kadını da kendisine eşlik etmesi için ikna etmeye çalışıyor.

Viyana'da bir gün boyunca henüz yeteri kadar tanımadığınız bir adamla birlikte dolaşmak fikri, genç kadının çok kolay kabulleneceği bir durum değil. Ama aşk sizden , aklı ve aklın tüm çıkarsamalarını bir kenara atarak karar vermenizi istiyor. Delice , anlamsızca , aptalca görünen tercihlerde bulunmanızı bekliyor göz göre göre..

Adam  kadını trenden indirebilmek için dil döküyor.
Olası pişmanlıkları anlatıyor genç kadına; " Bunu söylemediğime pişman olabilirim. Düşün şimdi, bundan yıllar sonra evlenmişsin ve çocukların olmuş. Hayatın  monotonlaşmaya başlıyor, kocandan sıkılıyorsun.."
 Kadına çekilmez bir geleceğin karanlıktaki parçasını gösteriyor sanki.

"İşte o gün geriye bakıp hayatına giren adamları düşünüyorsun. Ben de onlardan biriyim. Farzet ki yıllar sonra bana evet demediğine pişman oluyorsun ve yaşayabileceğin şeyleri merak ediyorsun. Şimdi benimle burada trenden in ve hayır dersen neler kaçırabileceğimizi görelim."

Kadın ikna oluyor.

Çünkü kadınlar , konjonktür denilen belirsiz düşman tehditlerine aldırmadan , sadece kalplerinde yanan cılız bir ışığın peşine düşebilecek kadar cesurdurlar. Çünkü kadınlar, iktidar denilen vahşi hayvanın ağzından saçılan şantajlara boyun eğmeyecek kadar cüretkardır, aşkın kıyısında bekledikleri anlarda.

Kadınlar kısa anlarda yaşarlar. Kinleri de öfkeleri de, merhametleri de o anda açığa çıkan duygu durumundan fışkırır. Bunu saklayamazlar. Uzun hesaplar peşine düşmüş kadınlar , artık kadınsılıktan sıyrılıp , erkeksi bir dünyadan pay kapabilmek için aç gözlülükle beklerler.

Uzun hesaplar, planlar kadınsılıktan sıyrılmaktır. Anneler ve sevgililer için her şey içinde bulundukları anda anlam kazanır.

Kadın iniyor trenden.

Çünkü olası bir aşkın peşinden gitmek için değer.

"Bazen uzaklara baktığımda gözlerini üzerimde hissetmek hoşuma gidiyor." diyor kadın. Erkeğe düşense o an gözlerini kaçırmamaktır kadının üzerinden.


* Bu yazı Tarık Tufan'ın "Bir Adam Girdi Şehre Koşarak" adlı kitabından bir alıntıdır.

Şimdi gel gelelim asıl anlatmak istediğim konuya..
Bu parçada geçen kadınla adamın hikayesi 1995 yılında çekilen  Before Sunrise (Gün Doğmadan) filminden bir alıntıdır. Film bir fransızla bir amerikalının trende tanışıp geçirdikleri bir günü konu almaktadır. Film viyanada geçirilen bir günden ibaret..Kıyafetleri bile değişmeden koskoca bir film nasıl çevrilir ilk kez şahit oluyorum ben de.. Romantik ve sanatsal bir film .. Diyaloglar uzun, bazen hararetli bazen sakin.. Normalde filmi böyle kıt bilgiyle izleseniz yarısına gelmeden bırakabilirsiniz.. Ama  tam 9 yıl sonra filmin devamının çekildiğini bilmek, hikayenin devamını merak etmenize sebep oluyor..


işte Before Sunset (Gün Batmadan)   filmi de 2004  yılında vizyona giriyor.. 9 yıl aradan sonra oyuncuların nasıl değiştiğini hayretler içinde izliyorsunuz.. Film kaldığı yerden devam ediyor, arada geçen 9 yılda neler yaşanmış, neler hissedilmiş yine 1 gün içinde anlatılıyor.. Bu sefer adamın akşam kalkacak uçağa kadar vakti var..


 Filmin üçüncüsü ise 9 yıl aradan sonra bu yıl vizyona girecek.. Before Midnight (Geceyarısından Önce).. ilk ikisini izlediğim filmin sonuncusunu sinemada izlemeyi dört gözle bekliyorum :) Oyuncuların ilk halleriyle şimdiki halleri arasındaki farkı şaşkınlıkla izleyeceğim biliyorum.. İkisi de o kadar yaşlı görünüyorlar ki, hayatın ne kadar hızla geçtiğini tekrar bana hatırlatıyorlar..
ve tabiki aşkın ömrü 3 yıldır diye bas bas bağıran insanların aslında gerçek aşktan nasıl da habersiz yaşadıklarını gösteriyor.. Kadının trenden inmesidir herşeyi başlatan.. Aşk cesaret işidir, cesur olan bir adım atmayı bilen kazanır, atamayan ise malesef olabileceklerin hayaliyle avunur bir ömür..


Yorumlar

  1. ben hiç beğenmemiş çok saçma bulmuştum.eski moda çılgınlık gösterisi gibi geldi..sırf yatak muhabbeti dinlemek özelleikle ikincisi çok iç bayıcı ve saçmaydı..

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel anlatmışsın! İlk fırsatta izliycem!! :)

    YanıtlaSil
  3. Ben bayıldım bu seriye ilk 2 filmi 1 günde izledim ki zaten merak ediyorsun. 3. film ne zaman vizyona girer bir fikriniz var mı?

    YanıtlaSil
  4. geçen ay film kapalı gişede gösterildi.. bir iki aya vizyona girer diye sanıyorum :)

    YanıtlaSil
  5. Muhteşem iki film.bu yıl mayısta girecek diye bekliyorken türkiye vizyon tarihi temmuz olarak açıklandı ve sabrımı sınayacağım birşey daha oldu elimde.ekşide birisi bugün izediğini yazmış ama salonlara baktım gösterime girmemiş.

    YanıtlaSil
  6. 19 temmuz vizyon tarihi açıklandı.umarım daha önce girer.

    YanıtlaSil
  7. Evren; aa mutlaka gitmeliyim, ben de unutmuştum takip etmeyi, sağol hatırlatman için ;)

    YanıtlaSil
  8. hergün kontrol ediyorum internete düştümü diye :) ama vizyonu bekleyeceğiz sanırım.uyarsa beraber gidelim...

    YanıtlaSil
  9. teşekkür ederim :) söz verdiğim birisi zaten vardı.. iyi seyirler dilerim sana..

    YanıtlaSil
  10. sana da iyi seyirler ;) daha 1 ay var ama :(

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..