Ana içeriğe atla

Büyük Ada Pikniğimiz :)

Piknik sezonu açılalı çok oluyor, biz de yıl sonunu bekleyemeden adalara atıverdik kendimizi..
finallerden önce hepimizin biraz deşarj olmaya ihtiyacı vardı..
adada herşey daha pahalı deseler de biz herşeyimizi ordan aldık..
hatta bir marketten ödünç olarak market arabası bile aldık :)
sebzeler, içecekler, etler , çekirdekler ne aldıysak içine doldurduk..
gidenler bilirler piknik alanına gitmek için en fazla yarım saat yokuş yukarı yürümeniz gerekiyor..
adada ulaşım faytonlarla sağlanıyor , faytonla yukarı çıkıp aşağı inmek 50-60 lira :S
çok pahalı yani, turistlerden alsınlar o kadar parayı da kendi vatandaşından ne alıyon kardeşim :)
piknik alanına geldiğinizde de "mangal yakmak yasaktır !" gibi uyarılar görüyorsunuz.
eğer pikniğinizi mangallı yapmak istiyorsanız, adam başı 4 lira verip piknik alanına giriş yapıyorsunuz.
mangal almak 10 lira, kömür almak 5 lira..
paraları döküldükten sonra gel keyfim gel istediğinizi yapıyorsunuz..
tadı damağımızda kalan pikniğimizde çok eğlendik..
okullar bitmeden tekrar gitmeyi bile düşünüyoruz..
hepinize mutlu hafta sonları :)












 






Yorumlar

  1. harika bir gün olmuş
    fotoğraflar da şahane
    sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Aynen öyle Mavi Anne :) teşekkür ederimm

    YanıtlaSil
  3. Adalar sanki İstanbul'un dışında gibi, bağımsız bir şehir gibi çok seviyorum o yüzden :)
    Harika eğlenmişsiniz ve bence en güzel zamanları Adaların.

    YanıtlaSil
  4. Evet Aslı çok kalabalık değildi, çok da sıcak değildi tam zamanları :)

    YanıtlaSil
  5. Fotoğraflar çok güzel :) Eğlenmenize sevindim canım :)

    YanıtlaSil
  6. Teşekkür ederim Ezgi :) çok eğlendik gerçekten..

    YanıtlaSil
  7. Oooh değmesinler keyfinize, kıskandık ama söyleyeyim :))

    YanıtlaSil
  8. Kıskanma amaa :) daha güzelleri senin olsun canım :)

    YanıtlaSil
  9. adım atmadığım ada kalmadı Son bir aydır..
    bahar deyince ilk iş adalar :)))

    bayıldım resimlere..

    YanıtlaSil
  10. diğer adalara gitmek kısmet olmadı bir türlü :)
    3 kez Büyük Ada'ya gittim o kadar, diğerlerini de merak ediyorum..
    teşekkür ediyorum Nunu :)

    YanıtlaSil
  11. çok güzel resimler, harika bir yazı olmuş, hiç adalara gitme fırsatım olmadı benim de:)
    bu mevsim süper oluyormuş, harikasın bebek!

    YanıtlaSil
  12. En kısa zamanda yolun düşsün o zaman canımm :)
    teşekkür ediyorum çok.

    YanıtlaSil
  13. kıskanmamak elde değil valla :) çok güzel bir yer ve süper pozlar yakalamışsınız...

    YanıtlaSil
  14. Teşekkür ederim Asayra :) daha güzellerini siz çekin ..

    YanıtlaSil
  15. Bugün ben de gitme gafletinde bulundum. Gafletinde diyorum çünkü en son geçen sene 12,5 TL civarında günlük kiralanan bisikletler 30TL denilince kalsın diyerek uzaklaştım. Tamam belki gerekli mazaretleri vardır ama sonrasında bari 2 saat takılalım saatliği 10 liraydı diye gittiğimde 15 lira saatliği 10 liralık bisiklet kalmadı denilince esnafın yapmış olduğu davranış bir hayli canımı sıktı.

    Zaten bu aralar dolu olduğum küçük esnafa oradan da selamet edip ayrıldım.
    Benim gibi keşke bir sürü kişi yapsa da fiyatları özellikle eğlenmek için giden öğrenciler için uygun fiyata indirseler.

    Keza ben özel sektör çalışanıyım çokta umrumda değil ama insan yine de bu faiş fiyata bir tepki olarak harekette bulunmak istiyor.

    YanıtlaSil
  16. Kesinlikle katılıyorum sana.. biz orda öğrenciydik mesela baya paraları sökülüp geldik :)
    faytona bile binemedik..
    turistlere ayrı bize ayrı davranmaları gerek bence ..

    YanıtlaSil
  17. Neredeeee...
    Aksine Eminönüne bisiklet eldiveni almaya gittim. İnternetten 12TL civarında iyi eldivenler vardı. Fakat ertesi güne kalmadan alayım istedim. Öyle olunca çok fazla hesap yapmadan aldım. Kargosu filan aynı şeye patlayacak nasıl olsa dedim.

    Fakat 433TL pazarlıkla ortalama 400TL olacak bir bisiklete Nakit 450TL Taksitli fiyat 475TL işine gelirse modları yine beni bitirdi.

    Artık turistin yanına bizi de kazıklıyorlar. Bırak ayrı muamele görmeyi en az onlar kadar kazık atmaya çalışıyorlar.

    YanıtlaSil
  18. senin baya dilin yanmış :)
    buranın sadece tekstili ucuz bana göre..
    o da sezon indirimlerini felan yakalarsan..
    yoksa biliyorsun İstanbula gelen zengin olma hayalleri kurar, ticaret zekası bir anda tavan yapar.. Para hırsı herşeyin önüne geçer..
    İstanbulda yaşıyorsan bunlara alışacaksın, ya da başka şehre gideceksin :)

    YanıtlaSil
  19. "Ya sev, ya terket" nazik versiyon gibi olmuş :D
    Orası öyle ama bu mevzu küçük esnafta yaşanıyor. Büyük firmalar marka kalitesi gerekçesiyle müşteri daima haklı çıkıyor.
    Tabi ucuz mal ve hizmet cabası. Asıl eleştirdiğim mevzu biraz da bu.

    İstanbul bazen çok daraltıyor ama mesleğim gereği şuan kıpırdamam pek mümkün değil :)

    YanıtlaSil
  20. Gençken İstanbul daha çekilir iyi çekilir, boşver küçük esnafı sen :)
    işinde gücünde yükselmeye bak..
    zaten hiç ağlamıyorsun :D

    YanıtlaSil
  21. Kariyer hırsımda yok maalesef. Sadece kendimi tatmin ettiğim ölçüde çalışırım :D
    Ağlamak tarzıma aykırı :P

    YanıtlaSil
  22. O zaman hayatta başarılar diliyorum sana :)

    YanıtlaSil
  23. ne olursa olsun orası ada...4 yanı denizle çevrili ...bundan güzeli varmı..ne çok özldik o deniz kokusunu anlatamam,bir nefes te bizim için çekin birdahaki sefere olmazmı :)

    YanıtlaSil
  24. Etkaca ; ne kadar özlemişsiniz öylee :) hiç böyle bir istek almamıştım , söz deniz kenarına bile gitsem bol bol çekicem kokusunu :))

    YanıtlaSil
  25. Heybeli ada da tam pikniklik :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..