Ana içeriğe atla

Öğretmen demek çocukluk anıları demektir.


Sanırım genç, taze beyinler , çocukluk zamanı yaşadığımız herşeyi silinmemek üzere kaydediyor hafızamıza.. 
Okula ilk yazıldığım günden tutun, okuma kurdelemin takıldığı ana kadar herşeyi çok iyi hatırlıyorum..
Çocukluk, ergenlik çağımızın da çoğu anısını okullarımızda yaşamışızdır..her öğretmende ayrı hikayelerimiz vardır..
Hepsinin de adını soyadını bize sorulduğunda tak diye söyleyiveririz :) aynı asker gibi..
Öğretmen olmaya yaklaştıkça eski hikayelerimi hatırlayıp , benim de anılarında başrol olacağım çocuklarla tanışmak için sabırsızlanıyorum ..
Ortaokulda matematik öğretmenimin bi gün bize okuduğu şu hikayeyi hatırladım bugün :) 
nerden çıktı bunu hatırlamak derseniz 4 gün üst üste tatilimiz var bu hafta, zamansız gelen her tatilde bu hikayeyi hatırlarım o yüzden..

***
Patronundan 1 günlük izin isteyen adama , patronun verdiği cevap şu olmuştur:
Demek bir gün izin istiyorsun. Gel ne istediğine beraberce bir göz atalım.
Bir yılda 365 gün var.
Bir yılda 52 hafta olduğuna ve sen her hafta 2 gün izinli olduğuna göre geriye 261 gün kalıyor.
Her gün 16 saati işyeri dışında geçirdiğine göre ki bu 170 gün ediyor, geriye 91 gün kalıyor.
Her gün 30 dakika kahve molası yıllık 23 güne tekabül ediyor, böylece kaldı 68 gün.
Yine her gün 1 saat yemek  molası ile geçiyor.
Bu da bir yıl içinde 46 gün eder.
Geriye çalışacağın 22 gün kalıyor.
Zaten her yıl 2 gün hastalık nedeniyle işe gelmiyorsun, kaldı 20 gün.
Yılda 5 günde resmi tatiller nedeniyle gitti.
 Kaldı sadece 15 gün;
Her senede 14 gün yıllık izin kullandığına göre,
Geriye sadece 1 gün kalıyor ve eğer ben seni o bir günde izinli gönderirsem; ALLAH beni cezalandırır..
***

Bu hikayenin  Türkiye'den başka bi yerde yaşanmayacağına da adım gibi eminim :) bu kadar tatil seven bi millet bizden başkası olamaz çünkü..

Yorumlar

  1. "Sanırım genç, taze beyinler , çocukluk zamanı yaşadığımız herşeyi silinmemek üzere kaydediyor hafızamıza.. " çok doğru bir tespit. ben de senin gibi bu taze beyinleri yönlendiren bir eğitimci olacağım inşallah. Öğretmenler günün kutlu olsun meslektaşım:)

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ederim meslektaşım :) senin de bu özel günün kutlu olsun.

    YanıtlaSil
  3. ayyy çok güzelmiş kii bu

    zeynepp

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..