Beyzacık !
Annesiyle hergün 5 buçukta kalkıp ağlaya ağlaya okula gelmek zorunda kalan Beyzacık..
keşke her gün ağlasaydı da şimdi o okula devam edebilseydi..
Muharrem benden balık istemişti.. Trabzonu çok sevdiğini falan anlatırdı,
bende ilk gittiğimde neden olmasın balıklarını alırım demiştim..
Ya Ayşegül hoca , en hanımefendi öğretmen...
Ne bileyim doğunun incisi yeşil Ercişe giderken aslında buranın deprem bölgesi olduğu aklıma gelmedi değil.
Ama bir çok öğretmen gibi bizde başımıza ne gelecek, ne olacağız,
görevimizi nasıl, nerde, kimlerle yerine getireceğimizi bilmeden
büyük umutlarla gittik oraya.
Benim askerliğimi yerine getireceğim bu güzel ilçe,
çoğunun ilk görev yeriydi ve oraya atandıkları için
kendilerini çok şanslı hissediyordular.
Bende şükürler olsun diyerek, bismillahla yola çıktım,
diğer arkadaşlarım gibi.
Aslında öğretmenliğin nasıl kutsal bir meslek olduğunu
burda hissetmeye başlıyorsun.
Çünkü biletini alıp görev yerine doğru hareket etmeye başlayınca..
hangi kuvvet beni ailemden memleketimden koparıp taaa oralara gönderebilirdi diye sorgulayınca,
anlıyorsun evet hakikaten bu meslek kutsal bir meslek.
ne kalacağın yer belli, ne görüşeceğin insanlar, ne arkadaşların...
sadece google map ten baktığın okul yolu ve varsa
gittiğin okulun sitesindeki bir kaç fotoğraf.
Ama hepsinden önemlisi hayallerini alıp gidiyorsun.
Her şey güzeldi Ercişte,face gurubumuz bile vardı.
birbirimizle öyle bir arkadaşlık kurmuştuk ki
facede arkadaşalr bana temiz bir buzdolabı lazım demem yeterliydi ,
tanısa da tanımasa da o dolap bulunuyordu.
Bu şekilde birbiriyle tanışıp ev tutanlar,
evini aldığı ilk maaşlarla dayayıp döşeyenler..
hiçkimse sormadı acaba taşınacak olduğum bu ev
olası bi depremde başıma yıkılırmı diye.
sormadı çünkü zaten kısıtlı olan ev sayısı
birde bekara "henüz yeni atanmış bu öğretmen" veremeyiz sözleriyle
akıllara bile gelmedi.
bulunan evlere büyük bir mutlulukla taşınıldı.
arkadsından haftasonu kahvaltıları,
van gölü kenarındaki mangal piknikleri..
van gezileri...
akşam ziyaretleri vs. vs.
birde Buse Cafe var ki
ne bilsin 20 küsür genç öğretmen oranın
bir tabut gibi üzerlerine kapanacağını...
o gün yeni atananlara verilen
temel eğitim seminerlerinin erken biteceği tutmuşki
herkes neşe içinde havanında güzel olmasıyla gezintiye çıkmış...
kimiside buse cafede çay ve kahvelerini yudumlamaya..
belkide mutlu bir yuvanın ilk buluşması olacaktı buse kafe
saat 13:40..
hiç akıllarda olmayan o deprem..
ve sonrasındaki can pazarı..
bizim 4 arkadaşla bekar evinde kahvaltıda menemen yerken vurdu bizi..
neden bilmiyorum ama şen şakrak kahvaltımızı yaparken yediğimiz ve yarıda kalan o menemen belkide hayatımızın en lezzetli menemeniydi..
tek bir cümle geçti o an aklımızdan ve dört arkadaş aynı başladık söylemeye
" eşhedüellailahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhu ve resuluhu"
evet bunu diyebildik şükürler olsun.
sarsıntı yavaşlayıncada 5. kattan korkulukları olmayan merdivenlerden kaç saniyede indiğimizi söylesem şaşarsınız
7-8 saniye..
her taraf toz duman insanlar telaşla kaçışıyor
arabalar duvalarlara insanlara çarpışıyor..
kimisi kaçma derdinde kimisi ailelerinden haber alma peşinde..
bizde öğretmenler olarak belki yardımımız dokunur diye ercişe dağılıp
insanları sakinleştirmeye enkaz altında kalan arkadalarımıza ulaşmaya
yardım getirmeye çalışıyorz..
görebildiğimiz arkadaşlarımızla şükürler olsun sağsın yaşıyorsun deyip sevinince bir yandan göremediğimiz arkadaşlarımızı arıyor gözümüz..
Muharrem.
25 yaşında henüz mesleğinin ilk yılını yeni dolduracak..
ailesi arkadaşları yardımıyla enkaz altında
3-4 saat sonra sağ çıkardığımız kardeşimiz...
sevinç çığlıkları attık ama yetmedi hastaneye getirilirken kalp krizi geçirmiş
ve malesef kaybetmişiz...
Ayşegül hocamız... tanıdığımız en hanımefendi öğretmenlerimizden biri...
oda genç yaşta kaybettiklerimizden..
Gülşen hocamız ve 6 yaşındaki kendi öğrencisi olan kızı Beyza..
oda annesiyle beraber kaybettiklerimizden...
ne denilirki...
ALLAH (C.C.) hepsine rahmet eylesin 76 öğretmen arkadaşımız
ve yerli vatandaşımız..
şunu belirtmeden geçmek istemiyorum tv kanallarında çok acımasız
ve haksız iftiralar atıldı..
erciş halkının yağmacı olduğundan hırsız olduğundan bahsedilmiş
ve büyük bir genelleme yapıldı..
hiç İstanbulda pazar veya hallerin akşam hava kararınca olduğu gibi bırakılıp evlere gidildiği, yarın tekrar gelinip kalındığı yerden
hiçbir şey olmadan devam edildiği görülmüş mü?
zannetmem..
ama erciş böyleydi işte..
bir kaç hırsız yüzünden tvlerde büyük bir genelleme yapılmış..
sözün kısası,
şimdi erciş ölen 76 öğretmenine ağlıyor...
muharremler, gülşenler, ayşegüllere...
Bunca acı varken böyle kötü haberlerle zaten zorda olan
halkı gereksiz üzmek ayıptır..
İmza Erçişli depremzede öğretmen..
Şimdi arkadaşları ölen, enkazdan yaralı kurtulan, psikolojisi bozulan o öğretmenlerin , -15 derecede ve 5.0, 4.6 .. gibi artçı depremlerle evsiz barksız geçirilecek zor günlerde 5 Aralıkta mesleklerini yapmalarını istiyorlar! Nasıl olacak bu sormak istiyorum? Bence ne mi olacak, o kutsal mesleğe hiç düşünülmeden, büyük özverilerle devam edilecek..öğretmen olmak ne demek , biz de ilerde gidip bu meslektaşlarımızdan yaşayarak öğreneceğiz belki de..
Annesiyle hergün 5 buçukta kalkıp ağlaya ağlaya okula gelmek zorunda kalan Beyzacık..
keşke her gün ağlasaydı da şimdi o okula devam edebilseydi..
Muharrem benden balık istemişti.. Trabzonu çok sevdiğini falan anlatırdı,
bende ilk gittiğimde neden olmasın balıklarını alırım demiştim..
Ya Ayşegül hoca , en hanımefendi öğretmen...
Ne bileyim doğunun incisi yeşil Ercişe giderken aslında buranın deprem bölgesi olduğu aklıma gelmedi değil.
Ama bir çok öğretmen gibi bizde başımıza ne gelecek, ne olacağız,
görevimizi nasıl, nerde, kimlerle yerine getireceğimizi bilmeden
büyük umutlarla gittik oraya.
Benim askerliğimi yerine getireceğim bu güzel ilçe,
çoğunun ilk görev yeriydi ve oraya atandıkları için
kendilerini çok şanslı hissediyordular.
Bende şükürler olsun diyerek, bismillahla yola çıktım,
diğer arkadaşlarım gibi.
Aslında öğretmenliğin nasıl kutsal bir meslek olduğunu
burda hissetmeye başlıyorsun.
Çünkü biletini alıp görev yerine doğru hareket etmeye başlayınca..
hangi kuvvet beni ailemden memleketimden koparıp taaa oralara gönderebilirdi diye sorgulayınca,
anlıyorsun evet hakikaten bu meslek kutsal bir meslek.
ne kalacağın yer belli, ne görüşeceğin insanlar, ne arkadaşların...
sadece google map ten baktığın okul yolu ve varsa
gittiğin okulun sitesindeki bir kaç fotoğraf.
Ama hepsinden önemlisi hayallerini alıp gidiyorsun.
Her şey güzeldi Ercişte,face gurubumuz bile vardı.
birbirimizle öyle bir arkadaşlık kurmuştuk ki
facede arkadaşalr bana temiz bir buzdolabı lazım demem yeterliydi ,
tanısa da tanımasa da o dolap bulunuyordu.
Bu şekilde birbiriyle tanışıp ev tutanlar,
evini aldığı ilk maaşlarla dayayıp döşeyenler..
hiçkimse sormadı acaba taşınacak olduğum bu ev
olası bi depremde başıma yıkılırmı diye.
sormadı çünkü zaten kısıtlı olan ev sayısı
birde bekara "henüz yeni atanmış bu öğretmen" veremeyiz sözleriyle
akıllara bile gelmedi.
bulunan evlere büyük bir mutlulukla taşınıldı.
arkadsından haftasonu kahvaltıları,
van gölü kenarındaki mangal piknikleri..
van gezileri...
akşam ziyaretleri vs. vs.
birde Buse Cafe var ki
ne bilsin 20 küsür genç öğretmen oranın
bir tabut gibi üzerlerine kapanacağını...
o gün yeni atananlara verilen
temel eğitim seminerlerinin erken biteceği tutmuşki
herkes neşe içinde havanında güzel olmasıyla gezintiye çıkmış...
kimiside buse cafede çay ve kahvelerini yudumlamaya..
belkide mutlu bir yuvanın ilk buluşması olacaktı buse kafe
saat 13:40..
hiç akıllarda olmayan o deprem..
ve sonrasındaki can pazarı..
bizim 4 arkadaşla bekar evinde kahvaltıda menemen yerken vurdu bizi..
neden bilmiyorum ama şen şakrak kahvaltımızı yaparken yediğimiz ve yarıda kalan o menemen belkide hayatımızın en lezzetli menemeniydi..
tek bir cümle geçti o an aklımızdan ve dört arkadaş aynı başladık söylemeye
" eşhedüellailahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhu ve resuluhu"
evet bunu diyebildik şükürler olsun.
sarsıntı yavaşlayıncada 5. kattan korkulukları olmayan merdivenlerden kaç saniyede indiğimizi söylesem şaşarsınız
7-8 saniye..
her taraf toz duman insanlar telaşla kaçışıyor
arabalar duvalarlara insanlara çarpışıyor..
kimisi kaçma derdinde kimisi ailelerinden haber alma peşinde..
bizde öğretmenler olarak belki yardımımız dokunur diye ercişe dağılıp
insanları sakinleştirmeye enkaz altında kalan arkadalarımıza ulaşmaya
yardım getirmeye çalışıyorz..
görebildiğimiz arkadaşlarımızla şükürler olsun sağsın yaşıyorsun deyip sevinince bir yandan göremediğimiz arkadaşlarımızı arıyor gözümüz..
Muharrem.
25 yaşında henüz mesleğinin ilk yılını yeni dolduracak..
ailesi arkadaşları yardımıyla enkaz altında
3-4 saat sonra sağ çıkardığımız kardeşimiz...
sevinç çığlıkları attık ama yetmedi hastaneye getirilirken kalp krizi geçirmiş
ve malesef kaybetmişiz...
Ayşegül hocamız... tanıdığımız en hanımefendi öğretmenlerimizden biri...
oda genç yaşta kaybettiklerimizden..
Gülşen hocamız ve 6 yaşındaki kendi öğrencisi olan kızı Beyza..
oda annesiyle beraber kaybettiklerimizden...
ne denilirki...
ALLAH (C.C.) hepsine rahmet eylesin 76 öğretmen arkadaşımız
ve yerli vatandaşımız..
şunu belirtmeden geçmek istemiyorum tv kanallarında çok acımasız
ve haksız iftiralar atıldı..
erciş halkının yağmacı olduğundan hırsız olduğundan bahsedilmiş
ve büyük bir genelleme yapıldı..
hiç İstanbulda pazar veya hallerin akşam hava kararınca olduğu gibi bırakılıp evlere gidildiği, yarın tekrar gelinip kalındığı yerden
hiçbir şey olmadan devam edildiği görülmüş mü?
zannetmem..
ama erciş böyleydi işte..
bir kaç hırsız yüzünden tvlerde büyük bir genelleme yapılmış..
sözün kısası,
şimdi erciş ölen 76 öğretmenine ağlıyor...
muharremler, gülşenler, ayşegüllere...
Bunca acı varken böyle kötü haberlerle zaten zorda olan
halkı gereksiz üzmek ayıptır..
İmza Erçişli depremzede öğretmen..
Şimdi arkadaşları ölen, enkazdan yaralı kurtulan, psikolojisi bozulan o öğretmenlerin , -15 derecede ve 5.0, 4.6 .. gibi artçı depremlerle evsiz barksız geçirilecek zor günlerde 5 Aralıkta mesleklerini yapmalarını istiyorlar! Nasıl olacak bu sormak istiyorum? Bence ne mi olacak, o kutsal mesleğe hiç düşünülmeden, büyük özverilerle devam edilecek..öğretmen olmak ne demek , biz de ilerde gidip bu meslektaşlarımızdan yaşayarak öğreneceğiz belki de..
aynı tarih,aynı yer,aynı acı,farklı hikayeler..
YanıtlaSilHayat işte neyin nezaman nasıl nerede olduğunu bilemiyoruz bilemeyizde ... paylaşım çok etkileyici sonuna kadar okudum ..
YanıtlaSilBu mesleği devleştirenlerin önünde saygıyla eğilirim..
YanıtlaSil- BİR DUT MASALI -
YanıtlaSil:((((
Ah Merve !!! Bu iç yangınımızı körükledin haklı, ama çok haklı olarak..
Yakinen, oradan seslenerek :(((
Ne acılardır ki hem dili, hem eli kolu bağlar.
Tabiat anaya kim karşı koyabilir..
Lakin insaoğlunun yaptıkları ,
hatta yap-a-madıklarına ne çok şeyler söylendi, yazıldı ,çizildi, şahit olundu da, sonuç itibari ile kaç adım yol katedildi ! :(((
Sadece bu fidanlar katledildi :(((
Ve niceleri kaderi yaşayacak..
ya biz ?
kaderi bilemeyiz ! :(
Her birine rahmetler diliyorum..
BAŞIN SAĞOLSUN CANIM....
BAŞIMIZ SAĞOLSUN.
nUnU