Ana içeriğe atla

90'lar sokak oyunları


doksanlar dizisini seviyorum şu sıralar, filmin fragmanları dönerken -sokakta oynayan son çocukların filmi gibi bir şey söyleniyordu.. ne kadar da haklılar , bizim çocukluğumuzdan sonrakiler sanki annelerinin karnından bilgisayarla doğmuşlar.. daha anne diyemeden bebeler bilgisayarı istiyor, akıllı telefonla oynamak istiyor.. eski telefonları bile beğenmiyorlar..
bugün twitterda #BizÇocukken etiketi vardı takip edenler bilirler, çocukluğumda yaptığım herşeyi oraya yazmak istedim.. meğer ne değişik oyunlar oynarmışız, sokakta, gece yarılarına kadar..
o oyunlardan biri dumbalaydı, genellikle akşam karanlık çöktükten sonra oynardık.. mahalledeki ablalar abiler çocuklar hep birlikte oynardık.. kısaca anlatayım oyunu.. 10 tane kiremit parçası ya da taş düz bir yerde üstüste duracak şekilde dizilir..kimin dumbalanın başında duracağını belirlemek için herkes sırayla belli uzaklıktan ayağa giyilen bir lastikle taşları yıkmaya çalışır.. taşları yıkamayan kişi ebe olur.. bu ebenin görevi elindeki lastikle taşları üstüste dizmeye çalışan arkadaşlarını yakına yaklaştırmamaktı.. herkes farklı yönlere dağılırdı, ebe birini vurmak için lastiğini atardı vuramazsa gidip o lastiği kendisinin alması gerekirdi, tabi taşların yanına geri gelene kadar diğerleri koşup taşları üstüste koyardı :)
ayy anlatırken bile oynamış kadar oldum :) siz bilmezsiniz o lastiği eğer sert atarsa ebe vurduğu kişiyi kıpkırmızı yapardı :) ben de bir iki yere çok pis yemiştim lastiği..
şimdiki bebeler yaşlanınca ne anlatacak torunlarına merak ediyorum :) yavrum biz çocukken facebookta çiflik oynardık mı diyecekler ya da telefonda tır sürerdik felan :) neyseki ben tam ucundan kurtardım geleceğimi..
sizin oynadığınız değişik oyunlar var mıydı ? bu arada ben bizim köyde bu oyuna dumbala denirdi , farklı adı da olabilir ben bilmiyorum ;)


Yorumlar

  1. Tam da bugün çocukluk anılarımı yazmıştım :)
    "Ondan sonra yine maç yapmaya, taso, bilye, yerden yüksek, yakan top, istop, yedi kule, saklambaç vs vs oynamaya devam ettim... " Bkz. http://kusyuvamm.blogspot.com/2013/07/tam-bir-oglan-cocuguydum.html

    YanıtlaSil
  2. Aay olmaz mı. Ne oyunlar oynardık. Gece gece abiler, ablalarla saklambaç oynamalar falan ne günlerdi yaa :)

    YanıtlaSil
  3. :)) ne oynardık sokakta, annem eve çağırana kadar.. hava karanana kadar başka sokakata kararınca annemin gözü önünde..saklambaç saatleri;)

    YanıtlaSil
  4. biz dokuz taş derdik o oyuna topla taşları devirmeye çalışırdık. taşları üstüste dizmeye çalışanları topla vurmaya çalışırdık :) sizin oyun biraz kötüymüş ya lastik ne acıtır adamı :)
    biz de caminin bahçesine giderdik betona çizgiler çizilmişti o çizgilerde köşe kapmaca oynardık o aklıma geldi şimdi:)
    ne günlerdi ya

    YanıtlaSil
  5. kusyuvam ; hemen okuyorum :)

    gizem ; gece saklambaçın keyfi de başka olurdu dimi :)

    yeşim ; ya bikeresinde beni de çağırmıştı annem gitmemiştim , bi güzel gelip dövüp almıştı :) o zamandan sonra eve geç gitmeyi unuttum.

    amphitrite; evet ya ! diyorum bunun bir adı daha vardı ama ne :) dokuztaş tabi..

    YanıtlaSil
  6. Son çocuklar diyorlar bende katılıyorum ama varoş semtlerde çocuklar halen daha sokaklarda,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. varos semtte nedir ya asil onlar bizim kulturumuzu gelenegimizi yansitiyorlqr lutfen kelimelerinizi eikkatli secin

      Sil
  7. Şunuda eklim bari =)
    http://koyulaci.blogspot.com/2013/05/canak-comlek-patlad.html

    YanıtlaSil
  8. Sonsuz :) mutlaka vardır, öyle bizim köyde de hala çocuklar dışarlarda ama bizimki gibi birlik beraberlik, çeşitli oyunlar oynama yok .. yazın için teşekkürler çocukluğunu sevgiyle hatırlayan ne çok kişiyiz :)

    YanıtlaSil
  9. merhaba:)
    çocukluk güzel oyunlar daha da güzel:)
    sevgiler

    YanıtlaSil
  10. Ahh, ahh! Yine hatırlattın bana eski güzel günleri :) 90'ların çocukları çok güzel yaşadı çocukluğunu.. Şimdi sokaklarda oyun oynayan çocukları görmek zor.. Gördüğümde de seviniyorum, bilgisayarlardan kurtulup gerçek oyunlar oynamalarına..

    Anlattığın oyunu ben hiç duymadım, hiç oynamadım da. Ama zevkliymiş gerçekten.. Çocuk olabilsek de oynayabilsek şimdi :)

    YanıtlaSil
  11. Merhabalar,
    Bloğunuzu yeni keşfettim ve çok beğendim.
    Ve hemen izlemeye aldım :)) Bana da beklerim.http://fatoscatadlar.blogspot.com/
    Güzel paylaşımlarda görüşmek dileği ile,
    İzmir'den kucak dolusu sevgiler...

    YanıtlaSil
  12. maviye iz süren, merhaba hoşgeldin :) doğru var mı çocukluk gibisi :)

    Emrah, dokuztaş da olabilir adı , ben de sonradan öğrendim :) utanmasam ben yine çıkıp oynarım ama arkadaşım yok :)

    Fatma, hoşgeldin :) ben de sana Trabzon'dan kucak dolusu yemyeşil sevgiler gönderiyorum :) uğrarım mutlaka..

    YanıtlaSil
  13. Ben kendimi gayet şanslı hissediyorum. Bu oyunların hepsi çocukluğumda vardı e biz mahallede bu oyunlarla büyüdük. 9 taş nasıl zevkliydi ama.. Bir de toğu havaya atıp kapıp vurmaca çok oynardık bir de yakar top :) İp atlardık bir de neyse sürekli aklıma bir şeyler geliyor :D

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..