Ana içeriğe atla

Tevfik Fikret'in Evi

Geçen hafta sonu abim ve eşiyle emirgan taraflarına kahvaltıya gittik..
daha önce bir kere de zeynep ablam götürmüştü beni, çok sevmiştim , hem kahvaltısını hem manzarasını..
kahvaltıdan sonra buralarda ne yapılabilir diye düşünürken abim Tevfik Fikret'in evine gidelim,
hem yakın hem de çok güzel manzarası var dedi..
işte sonuç fotoğraflardaki gibi !
bayırın tepesinde, full deniz manzaralı, yeşilliklerin içinde bembeyaz bir ev..
Tevfik Fikret öğretmen, şair, ressam olmanın yanında bir de mimarmış meğer,
bu evi de kendisinin çizdiğini evi gezerken öğrendik..
evin iki girişi var..
biri önden biri arkadan değil aslında, biri önden biri arka üstten..
arka üstten kastım, evin en üst katından evin arka yoluna çekilen köprü yol..
Tevfik Fikret bunu da kendisi tasarlamış, fotoğrafta da gördüğünüz köprüden sabah okuluna gider,
akşam dönüşte yine bu köprüden direk çalışma odasına girermiş..
hayatında içki ve sigara tüketmemiş , inançlı bir insanmış kendisi..
evinin içindeki mal mumu heykeli o kadar gerçekçiydi ki,  bi ara hareket edecek diye korktum..
son olarak Tevfik Fikret'in mezarı da Aşiyan'daki bu müze evin bahçesinde yer alıyor..
yani evi şöyle bir turladıktan sonra da, mezarın başında Fatiha okumayı da unutmuyor insan..












Yorumlar

  1. Emirgan'ı oldum olası cok severım... Ne guzel bı gezıntı olmus senın ıcın de:) sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel ve faydalı bir günmüş :)

    YanıtlaSil
  3. gerçekten istanbulun kış ortasında güneşli olmasına bayılıyorum :)
    gezilecek o kadar güzel yerleri var ki..

    YanıtlaSil
  4. aşiyana gitmeyi çok istemiştim ama nasip olmadı.
    ne güzel gitmişsiniz :)
    ev, manzara ne kadar güzel değil mi?


    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..