Ana içeriğe atla

içimde kalanlar


insanı kendinden iyi tanıyan olmasın..
ancak gel gelelim sizin gördüğünüz "siz" ile , başkasının gördüğü "siz" aynı kişi mi sanıyorsunuz..
kendinizi ne kadar iyi ifade edebiliyorsunuz ?
kendinizi iyi ifade edebiliyorsanız, iletişiminiz ne kadar kuvvetliyse sorunlarda o kadar hızlı ortadan kalkıyor.

ilkokuldaki ben'in seveni çoktu..
öğretmeninin gözdesi, arkadaşlarının da sevdiğiydi..
bir sebepten dolayı okulumu değiştirmem gerektiğinde, günlerce ağlamış, anneme yalvarmıştım..
nasip diyelim, sonuç itibari ile okulum değişmişti..
yeni öğretmenime, yeni arkadaşlarıma alışmaya çalışırken, bir akşam eski öğretmenimden gelen mektupla hem şaşırmış hem çok kötü içerlemiş, ağlamıştım..
mektubu annem okumuş, zarftan da yine öğretmenimin bana yazdığı bir şiir çıkmıştı..
3. sınıf öğrencisi bir kız, öğretmeni üstünde bu kadar etkiyi nasıl bırakabilmiş diye hala düşünmekteyim.
sevdirmişim kendimi!
bir hafta sonra mektupların sayıları 3-5 artmaya başlamıştı, ama bu sefer ki mektupları beni özleyen, unutmayan minik arkadaşlarım gönderiyordu..
seni çok özledik merve,
yeni okulun nasıl merve,
öğretmenimiz her gün senden bahsediyor merve,
senin numaranı dersteki örneklerde kullanıyoruz merve,
bizi görmeye ne zaman geleceksin merve...
onlar sadece bir kişiye mektup yazardı ama ben hepsine birden cevap yazmak zorunda kalırdım :)
zorunda değildim aslında seve isteye yazardım heeepsini..
sanmayın ki bu öyle bir iki kere sürdü.. ben ortaokula geçene kadar mektuplaşmayı kesmedik arkadaşlarımla, tam 3 sene yazıştık..
demek istediğim o ki, yaşımız küçük olsa da verilen sevgiyi anlamışız, arkadaşlığın kıymetini bilmişiz, kendimizi doğru ifade etmişiz..
ve üniversiteye kadar ki hayatımda hangi sınıfta okuduysam, hangi öğretmenlerden ders aldıysam hepsinin sevgisini kazanmış, hepsi ile doğru iletişimi kurabilmişim..
gel gelelim üniversiteye hocalarla olan samimiyet ilk okuldaki gibi olamaz onu biliyorum da arkadaşlarla olan iletişimdeki kopukluktan dilim yandı en çok..
kendimi değerlendiriyorum da çoğu zaman en büyük hatamın,
bütün herkesle iyi olmaya çalışmamdan kaynaklandığını biliyorum..
okulun başında çok iyi arkadaşlar edindiğimi düşünüyorum, kendi adıma bütün samimiyetimle yaklaştığımı, hem hareketlerimle hem sözlerimle belli ettiğimi düşünüyorum..
ama asıl sorun grup içinde birbirinden hazetmeyenleri bir arada tutmaya çalışmaktı..
sen herkesle iyi olsan da diğerlerinin birbirinden hoşlanmamaları, ve benim de arada kalmamdı..
bu durum da olması gereken oldu tabi ki zamanla teker teker koparıldı bağlar..
üzüntüm sadece gerçekten olaylara zamanında müdehale edemeyişim, kendimi doğru ifade edemeyişimdir..
çünkü daha önce tecrübe etmediğim bir olaydı sevdiğim insanları kaybetmek, en çok koyan da bu olmuş olmalı ki aradan zaman geçse de bişileri düzeltmeye çalıştım..
belki diyorum memleketimdeki insanlar benim dilimden konuşuyordu, birbirimizle iletişim kurmamız o yüzden daha kolay oluyordu..
büyük şehirdeki arkadaşlarımla iletişim kuramamam belki bundandır..
velhasıl kelam, şimdi benim elimde eskiye dair ; ne açıp bakabildiğim ne de silmeye kıyabildiğim fotoğraflar ,
bir dolu kalp kırıklığı, bi dolu anı, bi dolu silinmemiş mesajlar var..
artık ben de seçiciyim, ayranımı üfleyip içiyorum ama keşke böyle olmasaydı diye de üzülüyorum..






Yorumlar

  1. merve! gidenler gitmiş, kalanları elde tutumaya bak! tabi "ince eleyip sık dokuma"yı da ihmal etmedi :)
    Üzülmeyi de bırak, cünki gidenler geri gelmeyecektir :(

    YanıtlaSil
  2. tecrübe ediniyoruz işte ..

    YanıtlaSil
  3. Gidene by by gelene hay hay:)

    YanıtlaSil
  4. cankuşum, ben bi burkuldum, kötü oldum :( sarılmak geldi sana içimden

    YanıtlaSil
  5. cankuş, sana niye cankuş demeyi seviyorum biliyor musun..
    seninle olan arkadaşlığım , yaşadığım en kolay arkadaşlık oldu diyebilirm..
    bir adım geldiysem 5 adım geldin bana..
    bir sevgi gösterdiysem 100 sevgi gösterdin bana..
    yani beni yormadın, yıpratmadın..
    umarım hep böyle kolay bi arkadaşlık olur bizimki..
    öperimm..

    YanıtlaSil
  6. Hem de öyle bir kalıyor ki. Hele de sen 10 adım atıp da, karşında ki xorla bir adım atıp onunla da büyük bir marifetmiş gibi saçmalayabiliyorsa....

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..