Ana içeriğe atla

Zaman makinesi..




"İranlı  bilim insanı Ali Razeghi, geliştirdiği zaman makinesiyle kullanıcıların 8 yıl sonrası hakkında bilgi alabileceğini iddia etti. Razeghi, 'Tanrıyı oynamak'la suçlanıyor . Stratejik Buluşlar Merkezi müdürü olan Razeghi, geliştirdiği zaman makinesinin bir dokunuşla gelecek hakkında bilgileri yazı olarak kullanıcıya sunduğunu belirtti.
Sistemin karmaşık bir algoritma sistemiyle çalıştığını vurgulayan Razeghi, “Bu proje için 10 yıldır çalışıyorum. Buluşumun boyutu dizüstü bir bilgisayar boyutunda. Kullanıcının 5-8 yıl sonrası hakkında detayları verebilir. Sizi geleceğe götürmeyecek, geleceği size getirecek” dedi.
" Alıntıdır.

***

insanın vazgeçemediği bir meraktır dimi gelecek hakkında bilgi sahibi olmak..
sırf bunun uğruna büyücülere, falcılara, hocalara inanır , bu uğurda paralarını harcarlar..
burçlara inancımız, günlük burç yorumlarımı okumak sırf gelecekte ne olacak sorusunun arayışıdır..
ve biliyorsunuz ki, dinimizce fallara büyülere inanmak günahtır, doğru değildir..
peki hiç düşündünüz mü gelecekte olacakları görmek bizim için iyi mi olurdu kötü mü ?
yani Allah isteseydi bunu da vücudumuza mantıklı bir şekilde yerleştirir,
ne bileyim mesela gözümüzü kapadığımızda geleceğimizi felan gösterebilirdi bize..
bu güce sahip çünkü yapabilirdi, bize bunca şeyi veren onu da verebilirdi..
peki neden bizi gelecekten haberdar olmaktan men edip, falları büyüleri yasaklamış olmalı ?

***

ara sıra benim aklıma gelir ve bir türlü işin içinden çıkamam ..
düşünün mesela hangi üniversiteyi kazanacağınızı önceden biliyorsunuz ve össye çalışıyorsunuz..
sizce insanın içinde çalışma azmi kalır mı ?

ya da kiminle evleneceğinizi önceden bakıp görüyorsunuz,
ve ilk zamanlarda  hiç hoşunuza  gitmiyor bu kişi, ben bununla mı evlenicem diye karalar bağlıyorsunuz..

ya da çok çok ileri düşünelim, annenizin babanızın ne zaman öleceğini biliyorsunuz .. :S
sizce bu aklımızla fikrimizle bunun üstesinden gelebilir miyiz ?
onları bırakın kendi ölüm gününüzü , saatinizi biliyorsunuz diyelim.. !
bu kadar korkutucu bişey olabilir mi hayatta :S
insan ne kadar eninde sonunda öleceğini bilse de, ne zaman öleceğini bilmek kafayı yedirtir adama..
zaten ölüm saatin gelmeden kalpten gidersin eminim..

demem o ki, bazı şeyleri fazla kurcalamamak gerek bence..
akıllılıkla delilik arasında o kadar ince bir çizgi vardır ki, nasıl kaydığınızı hiç anlayamazsınız bile..
oturup düşünmeye kalksak, 9 ay o karanlık anne karnında nasıl yaşamışız buna bile akıl erdiremeyiz..
bir de yarını süprizlerle dolu olan dünya hakkında gelecek planları yapmak çok saçma..
diye düşünüyorum :) sizi bilemiyorum tabi ..



Yorumlar

  1. son satırlarına tamamen katılıyorum, işte o sonsuz olasılıklar ve yarının ne getireceğini bilememek heyecanlandırıyor beni, hergün bildiğin bir sabaha uyanmak düşüncesi bile sıkıcı...
    ama böyle hepimizin çeşitli doğaüstü güçlerinin olduğu (mesela benim bir ak büyücü olduğum :) ahahah ) fantastik bir dünyada yaşamak isterdim bak şimdi :) adrenalin iyidir güzeldir, hayaller de güzeldir :))

    YanıtlaSil
  2. Bütün eğlencesi kaçar hayatın ...

    YanıtlaSil
  3. akıllılıkla delilik arasında o kadar ince bir çizgi vardır ki, nasıl kaydığınızı hiç anlayamazsınız bile..
    bu sözüne bayıldım ne kadar da doğru söyledin.bazen bana da gelirler oturup düşünrüm saatlerce baktım ki işin içinden çıkamıyorum sıyırıcam kafayı diyip vazgeçiyorum.
    açıkçası böyle bir teorinin varlığına yada yapılmış yapılagelmiş icatların varlığına da nasıl inanılır..muamma :))

    YanıtlaSil
  4. Düşünce gücümüz ile gerçekten olay çok farklı boyutlara varıyor ve bunları düşünmekten çekiniyorsun :) Bir yere varamasak da ilginç cevaplar geliyor insanın aklına ve bunları tamamen çözebilecek kimse de karşımızda olmadığından öylece kalakalıyorsun :)

    YanıtlaSil
  5. Mimledim sizi. Cevaplarsanız keyifle okumak isterim :)

    http://sozunbitmedigiyer.blogspot.com/

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..