Ana içeriğe atla

Minyatürk


 Minyatürk ya da Minyatürk Türkiye Parkı 2003 yılında ziyarete açılmış, 
122 mimari eserin 1/25 oranında küçültülmüş maket hallerinin sergilendiği bir parkımız.
ne zamandır gidicem gidicem diyip ertelediğim yerlerden biriydi ki sonunda gittim :)
1 saat içinde bütün Türkiyeyi turlamış, bir çok tarihi eseri görmüş oluyorsunuz..
boyunuz kadar hepsi, nasıl yapmışlar hayret ede ede geziyorsunuz..
çok fazla ayrıntılı çalışmışlar , gerçeğiyle tek farkı büyüklüğü sanırsınız :)
çok fazla turist vardı, özellikle araplar her yerdeydiler..
bir de sınıf gezileri yapanlar var tabi..
istanbuldaki öğrencilere sunulmuş en güzel nimet burası :)
mardin evlerinden, peri bacalarına, pamukkaleye, sümela manastırına herşeyin maketi vardı çünkü..
hem öğretici hem eğlenceli bir gezi olmuştur onlar için de eminim..
gidip göremeyenleriniz varsa ,özellikle çevrenizde çocuk varsa onlarla gidin derim ben.
bol bol da görsel ekledim canınız çeksin diye :)
mutlu günler edenim :)























 












  
 
  


Yorumlar

  1. Bizde geçenlerde gittik çok severim ben miniatürkü.

    YanıtlaSil
  2. Her şey İstanbul'da zaten off:)

    YanıtlaSil
  3. Henüz görmedim. Kısmetse yaz gelmeden İstanbul a geldiğimde ziyaret ederim.

    YanıtlaSil
  4. Ay bende gitmek istiyorum. Fotoğraflar harika. Takipteyim sevgiler.

    YanıtlaSil
  5. bende çocukları götürmüştüm.. ah benim güzel yavrularımm:(

    YanıtlaSil
  6. En kısa zamanda görmek istiyorum ben de, sevgiler:)

    YanıtlaSil
  7. hedefine ulaştın mervecim,fena canım çekti,ben görmedim henüz burayı :)
    türkiye turu yapmış kadar olmuşsun desene :)

    YanıtlaSil
  8. 2003te gitmiştim ben de, çok beğenmiştim, yalnız gezmek için en iyi mevsim bahar bence. Yazın ortasında kavrulmuştuk sıcaktan:))

    YanıtlaSil
  9. benim de ne zamandır aklımda inşallah bu aralar gidebilirim

    YanıtlaSil
  10. nasıl gidebilirim ben buraya ?

    YanıtlaSil
  11. Yelizcim , nerde oturduğuna bağlı nasıl gideceğin :)
    ben metrobüs ve dolmuş kullandım mesela..
    sitesinde buduğum bilgiyi seninle paylaşıyım yardımcı olur belki:

    Parkımıza ulaşabileceğiniz toplu taşıma araçları:

    Taksim’den; 54 HT ( Hasköy / Taksim ) Belediye Otobüsü

    Mecidiyeköy ve Şişli’den; 54 HŞ ( Hasköy / Şişli ) Belediye Otobüsü

    Eminönü’nden; 47, 47 Ç, 47 E Belediye Otobüsleri

    Topkapı’dan; 41 ST ( Seyrantepe / Topkapı ) Belediye Otobüsü

    Ayrıca Seyrantepe / Topkapı minibüsleri

    Metrobüs kullanacak müşterilerimiz Halıcıoğlu durağında indiklerinde 41 ST (Seyrantepe - Topkapı) İETT otobüs veya Topkapı Seyrantepe minibüsleri kullanarak Miniatürk’e ulaşım sağlanabilir.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..