Ana içeriğe atla

Amerika'ya adım atarkene !

Dünya küçük derler ya hani artık bu cümleyi kullanmayacağım... Kime göre küçük olduğunu tabiki biliyorum ama insanoğluna göre çook büyük, öyle böyle değil çok ama çok büyük.. Bir kız 28 Haziran saat 6 da uçağa biniyor 9 da Amsterdamda iniyor Atlanta uçağına binmek için tam 2 saat yocuların güvenlik kontrolünden geçmesini bekliyor.. Sanki dünyada bir yere uçmayacaklar Ay'a tatil yapmaya gidecekler ; o kadar sıkı arama, o kadar sorular sorma , o kadar aletlerin içinden geçirilme , kısaca sinir bozucu.. Uçağa biniyor aklında sorular , bu kadar büyük bir demir yığını 10 saat havada nasıl durur.. Duruyormuş valla 5 dk bile uyuyamadım koskoca on saat boyunca , ki ben Trabzona giderken bir buçuk saat yolda bile gözümü açamayan ben ..ne mi yaptım onca saat; önümüzde kişiseltvlar, kullaklıklar kumandalar.. içinde filmler, müzikler , oyunlar ve dahası.. uçakta telefon bile açılmazken bu uçakta herşey serbestti çok şaşırdım.. son yarım saat heyecandan geçmek bilmedi ama sonunda yere indik ve uçakta bir anda alkış sesleri duyuldu :) haketmişti pilot güzel bir yolculuk yaşattı bize.. 
Buraya kadar herşey güzeeeell Amerikaya geldin , geldin de küçük bir kasaba büyüklüğündeki o havaalanından yaklaşık 5 saatte çıkamayacağını nerden bileceksin dimi... Önce yüzlerce yolcunun olduğu bir alanda sıraya giriyorsun polis amcaların pasaport ve parmak izi güvenliğini aşmak için... neyse ki bunu atlattık, hadi valizleri alalım gittik bulduk pembe kurdeleli valizimizi.. ee şimdi , şimdi valizleri tekrar güvenlikten alıyor polis amcalar ve içinde yiyecek olup olmadığını soruyor , yok diyorum ve ayakkabılarımı dahi çıkarıp güvenlikten geçiyorum.. eee hani valizler , 1. terminalden alacaksınız diyorlar... yürü yürü yürü yok, bir kadından yardım istiyoruz bize metroyu gösteriyor buna bineceksiniz 6. durakta ineceksiniz diyor :S hıh diyoruz biz yanlış anladık galiba zaten ingilizcemiz az.. kadın bizmle beraber gelmek istiyor metroya biniyoruz , ama yüzümdeki ifadeden hala ona inanmadığımı anlıyor olacak gülmekten duramıyor :) iniyoruz sonunda , valiz dünyası gibi burası ara bul seninkini, sağolsun kadın uçuş numaramızı alıyo gidiyor soruyor öğreniyor ve valizlerimize kavuşturuyor bizi, sarılıp öptüm valla :) şimdi artık yanlızsın yanında Selcan Uğurayı valizinde yiyecek var diye incelemeye almışlar zaten kaybettik çocuğu... eee kaldık kız başımıza Atlanta limanlarında... Greyhound bus stationa nasıl gidilir, sorduk öğrendik ama kime sorduysak oraya gitmeyin dedi :S Alla Alla neden dedik sizin gibiler için çok tehlikeli bir yer dediler, biraz buralarda takılın gece gidin dediler.. akılsız kafamız tabi dinlemedik trene binip gittik...  Selcanı dinlemez olaydım, o asansöre binmez olaydım... İkimizin de ömrü hayatınca unutamayacağı bir olay ama anlatmayacağım.. sadece asansörden indiğimizde selcanın sinirden hem gülüp hem ağladığını benimde korkudan konuşamağımı hatırlıyorum... Burası neresi yaa kaçmak istiyoruz burdan diye söylenmeye başladık.. Her yer acaip kılıklı. bakışlı zencilerle dolu... terminal minicik içi dolu bir sürü zencicik... bir beyaz biz... otobüs gece 1 de varmış .. hadiiiii bunların içinde onca saat beklenir mi yaaaa... neyseki  karşıdan Uğuray göründü de biraz daha rahatladı içimiz... Gece oldu otobüse bindik sabaha karşı 5 de indik ve aktarma yaptık 6 saat sonra nihayet Asheville durağında indik... Ohhhh burada zenci yok diye rahat bir nefes aldık... ve 2 saatin sonunda otelden gelip aldılar bizi ve güzel odamıza yerleştirdiler.. yarın ilk iş günüydü uyumamız gerekiyordu...

Yorumlar

  1. küçük hanım bakalım ne günceler yazacak ...takipçileri onu bekler :D

    YanıtlaSil
  2. bebeğim merhaba! allah kolaylık versin, nasıl dayandın o kadar uykusuluğu,senin anlatılarını okudukça almanya ya ilk gidişimi hatırladım, abim karşılamıştı hava alanın da, S bahnla bahnhof'a gelmiştik, tren garından beni istek yapan firmanın personel görevlisiyle firmanın misafirhanesinde beraber öğle yemeği yemiştik tabi abim de beraberimde idi o gün için izin almıştı, dinlenmeden fa. nın idare merkezine gittik tanışma faslından sonra, misafirhanedeki odama çekildiğimde ilk defa kendimi yalnız hissetmiş doysıya ağlamıştım. o günlerimi hatırladım, kuşku, belirsizlik, insanın önünü görmemesi gibi bişey,insan yalnızlığıyle duygusal zaafiyete uğruyor.
    sen yine şanslısın arkadaların var güvencelerin var. ayni dili konuştuğun yoldaşların var, ama kısa bir müddet sonra ayrılacaksınız, seni zor günlerin beklediğini bilmen lazım zamanla herşey rayına otursa da, daima beyninle kendini sorgulayacaksın zaman zaman. sabırlı ol,kadadenizin yürekli mervesi, asansor hikayesi gibi, söylemek yazmak istemediğin daha çok maceralara da hazırlıklı ol.
    bu ilk etaptaki sıkıntılı günlerin geçecektir.derin birnefes çek çığerleine doldur atlanta nın oksijenini..
    sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. teşekkur ederim yorumlar için , gittikçe zorlaşıyo gunler her gun yenı bır süprız oluyor bakalım nereye kadar dayanacağım !

    YanıtlaSil
  4. Нi! This is kind of off topic but I need some guidаnce
    from an establiѕhed blog. Is it very ԁifficult to sеt
    up your own blog? I'm not very techincal but I can figure things out pretty fast. I'm thinking about makіng my own but
    I'm not sure where to begin. Do you have any ideas or suggestions? With thanks

    Also visit my web site: wedding dresses

    YanıtlaSil
  5. Gгеаt info. Lucky me I came across your blog by acсident (stumbleupon).

    I've saved it for later!

    Also visit my webpage: pinterest.com

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..