Ana içeriğe atla

Amatör kameramdan kaydettiklerim


ilk off day kısa gezimiz.. sosyal security numaralarımız almamız gerekiyordu, patronumuzla beraber gittik, gitmişken de biraz çevreyi gezdirdi bize..Cherokee eskiden Kızılderililerin en büyük beş kabilesinden biriymiş ve en bereketli toprakların olduğu bölge burasıymış.. tabi sonradan Amerikalıların işgaliyle sayıları baya azalmış..gördüğünüz gibi etraf yemyeşil, yollar çok düzgün ve geniş,  yol üstlerinde de bir çok fastfood yemek yerleri var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

90'lar sokak oyunları

doksanlar dizisini seviyorum şu sıralar, filmin fragmanları dönerken -sokakta oynayan son çocukların filmi gibi bir şey söyleniyordu.. ne kadar da haklılar , bizim çocukluğumuzdan sonrakiler sanki annelerinin karnından bilgisayarla doğmuşlar.. daha anne diyemeden bebeler bilgisayarı istiyor, akıllı telefonla oynamak istiyor.. eski telefonları bile beğenmiyorlar.. bugün twitterda #BizÇocukken etiketi vardı takip edenler bilirler, çocukluğumda yaptığım herşeyi oraya yazmak istedim.. meğer ne değişik oyunlar oynarmışız, sokakta, gece yarılarına kadar.. o oyunlardan biri dumbalaydı, genellikle akşam karanlık çöktükten sonra oynardık.. mahalledeki ablalar abiler çocuklar hep birlikte oynardık.. kısaca anlatayım oyunu.. 10 tane kiremit parçası ya da taş düz bir yerde üstüste duracak şekilde dizilir..kimin dumbalanın başında duracağını belirlemek için herkes sırayla belli uzaklıktan ayağa giyilen bir lastikle taşları yıkmaya çalışır.. taşları yıkamayan kişi ebe olur.. bu ebenin görevi el