Ana içeriğe atla

1 Nisan'ı kutlamayalım !


nerde uyduruk kandırık bi adet varsa alıp kutluyoruz, bizdekiler yetmezmiş gibi..
özellikle de yabancıların özel günlerine karşı ayrı bir ilgimiz var, yılbaşısı olsun, sevgililer günüsü olsun..
bir de 1 Nisan var , çocukluğumuzdan beri okullarda şakalarını yapmaya başladığımız,
nerden olmuş da ülkemize sızmış bilmediğimiz bir gün..
her ne kadar şaka günü diye bilsek de tarihine baktığımızda şakayla ilgili olmayan bir olayla karşılaşıyoruz..
Müslümanları kesmiş öldürmüşler, biz de o günü şakalarla yad ediyoruz, bunu çocuklarımıza da öğretiyoruz !
buyrun gerisini siz okuyun..

15. yüzyılın sonlarında, Haçlı ordusu İspanya daki Endülüs müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen, kış aylarının da etkisiyle, kale korunabilmektedir. Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun komutanı değişik taktikler düşünmektedir.

En sonunda 31 Mart gecesi kalenin önüne giderek bir elinde Kur an bir elinde İncil; Şu iki kitap üzerine yemin ederim ki, teslim olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım der. Gerekli görüşmelerden sonra canlarının kurtarılması karşılığında Müslümanlar kaleyi teslim ederler.
Ertesi sabah, yani 1 Nisan sabahı, Haçlı ordusu komutanı bütün Müslümanların öldürülmesi için emir verir.

Bunun üzerine Müslümanlar Yemin etmiştiniz, bize söz vermiştiniz... dediklerinde Haçlı ordusu komutanı Benim sözüm size dün akşam içindi, bugün için size bir sözüm yoktur diye cevap verir ve BÜTÜN MÜSLÜMANLAR ORADA ŞEHİT EDİLİR.
İşte o gün bugündür 1 Nisan Hristiyanlar arasında Hile Günü olarak kutlanmaktadır.

Maalesef halkımız arasında da yaygınlaşmış, yüzlerce, binlerce Müslümanın katliam günü olan 1 Nisan lar, bir şaka günü olarak kutlanmaktadır.

Nereden geldiğini bilelim. Bilelim de ona göre kutlayalım... 
(İspanya asırlar boyu müslümanların hakimiyetinde kalmıştır)

*Alıntıdır.


Yorumlar

  1. Merhabalar,

    Önce 1 NİSAN KUTLAMASI na ben de karşıyım. Şu anda bloğunuzda paylaştığınız bu anekdottan sonra tamamen karşıyım. Elhamdulillah, şu yaşıma (58) geldim, daha 1 NİSAN kutlaması yaptığımı hatırlamıyorum. Küçüklüğümden beri nefret ettiğim bir kutlamaydı.

    Paylaştığınız bu anekdotla birlikte bu yazınızı okuyan bloggerlerin de artık bundan böyle 1 Nisan şakası kutlamalarına iştirak etmeyeceklerini umut ediyorum. Onlar artık büyüdüler yapmazlar da daha çok çocuklar ve gençler arasında bu kutlama hala devam ediyor. En çok da orta dereceli okullarda yapılıyor.

    Bir seferinde öğrenciler, öğretmenin işleyip imza atacağı ders defterinin ilgili bölümünü sabunlamuşlardı. Öğretmen yoklamayı aldı ders defterini işlyecek ama adam bir türlü deftere yazı yazamıyor. Kimin yaptığını sordu ve yapan öğrenci de 1 Nisan şakası olarak yaptığını itiraf etti ve bir araba dayak yedi. O zaman ne kadar sevinmiştim dayak yiyen öğrenciye. Sırf 1 Nisan şakasına karşı olduğum içindi tabi bu sevinme. Her ne kadar cennetten çıkma olduğu söylense de dayak uygulamasına karşıyım.

    Bu bloğunuza kimsenin yorum yazmadığını da görmüş bulunmaktayım. Oysa bu blouğunuzu birçok bloggerin okumasını ne kadar isterdim.

    Herşey gönlünüzce olsun efendim, selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
  2. hiç bilmiyordum hikayeyi, çok şaşırdım.. teşekkür ederim paylaşım için.. arkasında çok farklı bir hikaye varmış..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..