Ana içeriğe atla

Samimi Bulmuyorum


tvde ağlayayıp 2 dk sonra, 1.60 boyunda, esmer, giyimine özen gösteren eş adaylarımı bekliyorum diyenleri samimi bulmuyorum,
en güzel fotoğrafını faceye koyup 'ehh işte' kıvamında yorumlar yapanları samimi bulmuyorum, erkek şoförlerin kadınlara yol verip erkeklere sıra gelince gaza basıp gidenlerini samimi bulmuyorum,
hayatında bi çocuğu sevmemiş, bi yaşlıyla sohbet etmemiş insanların sosyal mesajlar vermelerini samimi bulmuyorum,
elalemle güleryüzlü, içten, anlayışlı konuşup ailesine ketum davranan insanları samimi bulmuyorum,
dönüp kendisine bir kere bakmadan, karşısındakini saçından, tokasına, taktığı çantanın markasına kadar eleştiren insanları da samimi bulmuyorum.
ayy ben türkçe müzik dinlemem deyip, bulduğu bütün yabancı şarkıları facede paylaşıp ingi. sözler yazanları samimi bulmuyorum.

ve daha aklıma gelmeyenleri de..

he bi de evine yeni koltuk alıp üstüne örtü sererek kapatan teyzeleri samimi bulmuyorum :) yukarda yazdıklarım ciddi ciddi kızdığım şeylerdi de bu sonuncusu artık alıştığımız türk adeti olduğundan gülelim diye yazdım.
Hakkaten neden serilir bu örtüler ?
Annem dahil bütün akrabalarımın evinde, koltukların üstünde bazen alakalı bazen alakasız çiçekli örtüler battaniyeler var. Kirlenmesin diye diyor annem, silmeye sıra gelince kaçıyonuz bunlar olmasa naparım ben diyor :) bayramda seyranda kaldırıyor ama bunun da altını çizmek isterim. koltukların yüzüne hasret yaşıyoruz resmen ya :)

Yorumlar

  1. Ama malesef etraf onlarla dolup taşıyo :( Ayrıca sırf kadın şöförüz diye inadına yol vermemek için diretenlerde çoğunlukta hala canım
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. çok güzel tespitler,bayıldım:)

    YanıtlaSil
  3. ha ha haaa ama bak ben de kolyukların üstüne böle şeler koyuyorum. çünkü yalnız yaşıyorum, sona koltukta keyifle kitap okurken yediğim içtiğim herşeyi döküyorum başa çıkmıyor yau.
    :))))

    ama ivit haklısın küçük hanım.
    :))))
    ne hoş ifade etmişsin.
    :)

    YanıtlaSil
  4. Mutluanne; sen onlara aldırma, araba kullanan kadınlara bayılıyoum ben :) en kısa zamanda ehliyet almak istiyorum ama istanbulda asla şoförlük yapmam o ayrı mesele!

    Ekimoza; hoşgeldin canım, teşekkür ederim :)

    deeptone; ben de yalnız yaşıyorum :) öğrencilik zor , herşeyi aynı anda idare etmek, yemek, temizlik, ödevler derken koltukta geçen zamanların tadına doyum olmuyor.
    koltuğumda örtü yoktu ama kış gelmeye başlayınca ben de serdim bi tane itiraf ediyorum :)

    YanıtlaSil
  5. Samimiyet benim de çok önem verdiğim, arkadaş/komşu ilişkilerimde en önemli maddelerimdendir. Öyle deyip,tersini yapma arkadaş, ya da kendini olduğundan farklı gösterme, çünkü nasılsa bir gün ortaya çıkar, yalnız Bücürük'ten ötürü kanepelerime örtü sermek zorundayım:))aslında bana kalsa örtüsüz çok daha güzel duruyorlar ama kediler tırmıklarıyla koltuk ve kanepelerin özellikle kenarları mahvediyorlar, Prenses tamamen parçalamıştı, pamukları ve iç ahşap iskeleti gözüküyordu..nasıl o hale geldi insan farkedemiyor...örtüyü de tırmıklıyorlar gerçi:)

    YanıtlaSil
  6. kedilerle aynı evde mi yaşıyorsunnn :)
    bana çok yabancı bi olay bu bücürük , neden noolmuş diyeceksin. köyde büyüdüm ben, ee doğal olarak, kediler, köpekler ve diğer hayvanlar bahçede dışarda beslenir bizde :)
    o yüzden evde hayvan beslemek nasıl duygu hiç bilmiyorum.
    bakımı hayli zor olsa gerek..

    YanıtlaSil
  7. Hayata bir kere geliniyor... Hiç bir şeyi ertelememek ve gerektiği gibi yaşamak gerekiyor. Bırak kirlensin, bırak kırılsın.. Tadını çıkaramadıktan sonra koltuk kirlenmiş çok mu?

    YanıtlaSil
  8. bunu yapmayı becerebildiğim gün, hayattan daha da zevk almaya başlayacağım , kesinlikle haklısın kaptan ;)

    YanıtlaSil
  9. süper olmuş yazı yazan parmaklarına sağlık
    blogunu ilk defa okudum iyiki de okumuşum hoşbuldum ozaman ben :)

    YanıtlaSil
  10. teşekkür ederim gülsüm :)
    hoşgeldin sefalar getirdin.

    YanıtlaSil
  11. :)
    ben o teyzeleri samimi buluyorum,
    samimi bulmadığım kimse yokken örtü serip biri gelince apar topar kaldıranlar :)

    öptüm seni ;)

    YanıtlaSil
  12. ve bu örnekler çoğaltılabilir rahatlıkla:-))

    yazını ilk kez okudum,bloguna ilk kez geldim.Çok beğendiğimi söylemeliyim.Uğrayacağım yine vakit buldukça:)

    YanıtlaSil
  13. Seyhan ablacım öyle dediğime bakma :) benim de en samimi bulduklarım o teyzeler, ben de seni öptümm :)

    Şükriye hoş geldin :) güzel yorumun için teşekkür ederim, her zaman beklerim ben de :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..