İstanbul Pera Müzesi'nde sergilenen Kaplumbağa Terbiyecisi tablosunu üniversitedeyken gidip yerinde görmüştüm..
filmlerde hani böyle tabloların önünde uzun uzun bekler, sanatçı bu eserinde ne anlatmak istemiş diye düşünür insanlar :)
ben de bakmıştım ama ne anlatmak istediğini anlayamamıştım, o yüzden tablo ile ilgili bir yazı yazmak istedim..
tabloyu yapan kişi Osman Hamdi Bey..
Osman Hamdi Bey Osmanlı Devletinin önemli bir sanat adamıdır..
asıl mesleği arkeolog olan Osman Hamdi Bey Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin kurucusudur..
peki Kaplumbağa Terbiyecisi tablosunun bu kadar ünlü olmasının ve paha biçilemez olmasının sebebi nedir?
ressam bu tabloda ne anlatmak istemiştir?
duyduğumda şaşırdığım bir konu da Osman Beyin aynı tablodan 2 tane yapmış olması..
hadi tabloyu inceleyelim...
tabloda çinilerle süslenmiş bir odadan dışarıya bakan bir adam vardır..
bu oda öyle sıradan bir oda değil Bursa Ulu Camii içinde bir odaymış..
yaşlıca olan bu adam hafif kamburu çıkmış şekilde arkada birleştirdiği ellerinde bir ney tutmaktadır..
ney çoook uzun yıllar önce ortaya çıkmış, dinsel törenlerde üflenen bir çalgıdır..
ney deyince hepimizin aklına huzur, dinginlik, tasavvuf gelir..
normalde müzik aletleri çalınır ancak ney üflenir!
ney üflemek terimi mecaz anlamda Allah'ın insanlara ruhlarını üflemesinden gelir..
tablodaki pencerenin üstünde ise gizli bir hadis yazmaktadır..
-Kalplerin şifası sevgi ile buluşmaktır!
ve son olarak tabloya ismini veren kaplumbağalar tabloda önlerine yeşillik atılmış şekilde resmedilmiştir..
tabloyu ilginç yapan şeylerden birisi de bu?
Kaplumbağa terbiye edilir mi?
kuşları terbiye edebilirsiniz, bir iki kelime söyletebilirsiniz...
köpekleri terbiye edebilirsiniz bir hareketinizle gazetenizi alıp size getirebilirler..
hadi kaplumbağayı terbiye ettiniz diyelim, size gazeteyi getirene kadar akşam olur :)
sonuç olarak kaplumbağa eğitmek ve onu beklemek tamamen bir sabır işidir..
işte Osman Hamdi Beyin anlatmak istediği de budur..
sakallı, yaşlı adam derviş sabrını, elinde tuttuğu ney sanatı ve kaplumbağalar ise insanları temsil etmektedir...
yani sanatla insanları terbiye etmeye çalışmak kaplumbağaları eğitmek kadar zor bir iştir...
işte tüm bu açıklamalardan sonra neden bu tablo türk resim tarihinin en önemli eseriymiş anlıyor insan..
Aay gerçekten anlıyor insan :/
YanıtlaSilYeni bir şey öğrendim sayenizde. Teşekkürler.
YanıtlaSilDaha önce de okumuştum anlamını tablonun merak edip gerçekten çok güzel bir tablo çok severim
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Bende çok merak ederdim :)
YanıtlaSilKaplumbağayı terbiye eden bir terbiyeci içimizdeki aluları da terbiye edebilir sanırım.
YanıtlaSilçok teşekkürler. acaba gerçekten böyle düşünmüş müdür diye sorarım hep. mesela sanat tarihçileri ressam bu eserinde şunu anlatmak istemiştir der veya edebiyat eleştirmeni şair şunu demek istemiştir der. aslında yaşasalar ve sorsak hayır böyle düşünmüyordum deseler diye gülerim. İşin latife kısmını geçelim, sanatın en güzel yanı da bu yorumlama yetisini izleyicisine bırakıyor olması. Herkes birşeyler elde edebilir eserlerden ; bir düşünce, bir ilham, bir renk, herhangi birşey. Sanat o yüzden uçsuz bucaksız bir derya..
YanıtlaSilSabah sabah ne çok konuştum :) sevgiler canım çok güzel bir posttu ...
Demirkadın demir; bakış açınız doğru aslımda, hiç böyle düşünmemiştim:)
SilBu eserin iki versiyonu arasındaki fark, kaplumbağa sayılarıydı sanırım.
Pencerenin üstündeki yazıda bir hadis olduğunu ve "Kalplerin şifası sevgi ile buluşmaktır" anlamına geldiğini ilk defa duydum. Teşekkürler.....
YanıtlaSil