Ana içeriğe atla

online alışveriş meselesi..


Bu zamanda internetten alışveriş yapmayan kalmış mıdır diyordum İstanbuldayken, şimdi geldim Trabzona online satışta çalışmaya başladığımdan beri çevremdekilerden hep aynı soruyu duyuyorum:
-internetten alışveriş güvenli mi merve? 
yani İstanbulda duyardım insanlar market alışverişini bile artık internetten yapar olmuş, tuvalet kağıdına kadar  istiyor adam neden güvenli olmasın ki bilindik güvendik sitelerden alışveriş yaptığınız sürece.. 
ha yok ben kredi kartı dolandırıcılığından korkuyorum diyorsanız da sanal kart kullanın derim.. internet alışverişlerinizde kullandığınız kartınızın limiti çok olmasın mesela, her kartınızla internetten alışveriş yapmayın bir kartınızı sırf internet için kullanın.. 
4 yıldır ben hiç bir sorunla karşılaşmadım mesela dolandırıcılık gibi.. bilgisayarımı internetten almıştım 2 milyara.. uçak biletlerimi hep internetten almaya çalışırım.. en çok da kıyafet alışverişini seviyorum internetten.. mağazalarda dolaşıp yorulmadan bir sürü kıyafete bakabiliyoruz.. ilk başlarda anlamıyordum bütün kredimi interten aldığım kıyafetlere yatırıyordum ama alıştıkça alışverişi de azalttım  :) doydum sanırım..
Trabzonda en çok sorulan sorulardan diğeri ise:
-İstanbul'daki pazarlara gittin mi, nasıl herkesin dediği gibi çok ucuza çok güzel şeyler mi var ?
ben 4 yıl fındıkzade pazarından çıkmadım evet doğru diyorum :) okuldan çıkardık her cuma doğru pazara.. ilk senelerde baya poşet poşet ellerimi doldurup çıkardım pazardan.. baktım ki pazardan aldıklarımı 3 kere ancak giyiyorum sonra kalitesizleşiyor.. yani 5 liraya aldığım kazağın , elbisenin , tişörtün haddi hesabı yoktu :) her tatilde eve döneceğim zaman kuzenlere, çocuklara annemlere hediyelerle giderdim pazar sağolsun :) ama bir yere kadar o da.. son zamanlarda giriyordum pazara 1 tane bişi alıp çıkıyordm o kadar.. ondan da doyuyorsunuz yani..
şimdi Trabzondayım yavaş yavaş özlemeye başlıyorum , artık seneye kadar ne olur bilemem :) valizsiz gelip 2 valizle mi dönerim ordann bilinmez :)


Yorumlar

  1. bende pazardan alışverişi çok severim ama dediğin gibi insanın ona da gözü doyuyor bende bi ara netten alışvereşe takmıştım ama şimdi gidip almak daha hoşuma gidiyor : )

    YanıtlaSil
  2. Netten almayı seviyorum; ama mağazadan almış kadar uğraşınca çok anlamı kalmıyor.
    Sabit bir iş adresi olmayınca evin adresini veriyordum, gün içinde illaki bir şekilde denk gelip benim dışarıda olduğum saatte gelirdi o kargo. Sonra kargoya git, al derken bıktım valla!
    Bir de vimjo tarafından bildiğin dolandırıldık! Hala utanmadan satış yapıyorlar. Ürün stokta yok dendi, iptal edildi falan, ücret kredi kartına iade edilmedi. 50 lira nasılsa demedik, üşenmedik Tüketici mahkemesine şikayet bile ettik ama sonuç gelene kadar ooo...
    Mağaza mağaza gezip dışarıdan alsan da benzer sorunlar yaşanıyor neticede. Gidiyorsun, adam zamanında teslim etmiyor, sıkıntı çıkıyor değiştirmiyor falan..

    YanıtlaSil
  3. netten alus veris yapsam da deneyerek dokunarak yapmayi daha cok tercih ediyorum. pazar konusuna gelince kac yildir Ankaradayim burada da oyle sosyete pazarlari var ama cesaret edipte alamam dogrusu. dedigin gibi belli bir sure giyip atarsin.

    YanıtlaSil
  4. Ben de -özellikle giysi konusunda- dokunmadan almaya biraz karşıyım. Online alışveriş sitelerindeki fotoğraflar çok güzel gösteriyor ürünü. Ama dokunma fırsatı bulduğunuzda aslında o kadar da güzel olmadığı fark ediyorsunuz. Ama internetten aldığım şeyler var elbette...

    YanıtlaSil
  5. Mimlendin canım hihi :) http://gzmgdr.blogspot.com/2013/10/mim-4-blogger-bulusmas.html?m=1

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..