Tıpkı zihnin kalbi karalaması gibi, düşüncelerle...
Tasarlama, her duruma, her ana hazır hale getirme.
Düşleme, başarma, yakıştıramama.
Geçmişindeki tüm başarısızlıklarının önündeki tüm düşlere ket vurması. yorgunluk,bıkkınlık, sıkkınlık ve asla hiçbir anından keyif almama hayatın.
Hiçbir yeni başlangıca açık olmama, alışık olmama.
Sürekli, andan önceki on yılın arasında gidip gelme, her bir saniyesini görür gibi hatırlama.
Çekinme ,korkma , özgüven yitimi, abes yönde değişme,aksi bir insan olma neyin aksi olduğundan bihaber. yorgun düşme, güvenmeme, paranoya, uzaklaşma herkesten, herşeyden. Kaçma.
Ve sonrası için beklenti, kaçma.
Kaçıp gitme, hiçbiryere, hiçkimseye, sadece kendine, düşlerine olumsuz olsada her ne kadar sineye, benliğe dönmek isteme.
Sanki ırakmışım gibi, hali hazırda yirmi senem var ardımda.
Beni uzağa iten, beniçeken, beni sevimli kılan, benden nefret ettiren, beni sınayan, bana cevaplar bulduran.
Yinede hoştur.
Çalakalem, karalama...
Tıpkı zihnin kalbi karalaması gibi düşüncelerle...
Yazan: Mehmet Ekici
ilk okuduğumda hayretle "sen mi yazdın, inanmam!" gibi bir cümle kurmuştum sanırım, yukarıda okuduğunuz karalama denilemeyecek kadar harika doğaçlamayı..
bazen birileriyle tanışırsınız , olmadık zamanda olmadık yerde önemsiz sayılabilecek arkadaşlıklar kurarsınız, sınıftan, okuldan, aynı bölümden farketmez .. eğer aynı kafada konuşuyorsanız , muhabbet hıhı, anladım, tabi... gibi sıradanlaşmış ünlemlerden arınmışsa, siz anlamasanız da koyulaşır.Bi dünya meselesine girer konu, bi tasavvufi konularda beyin fırtınasına dönüşür..Seni düşündürmeyen, sana birşeyler öğretmeyen arkadaştan da konudan da hayır gelmez!
Yazan, söyleyen, üreten kendi çapında birşeyler yapmaya çalışan, etrafından 'farklı' olan herkese saygım sonsuz.. ilham perisi diye bir şey var mı emin değilim ama , eğer varsa boş durmasınlar, harekete geçmeyi bekleyen o kadar çok beyin var ki :)
sevgiler
Tasarlama, her duruma, her ana hazır hale getirme.
Düşleme, başarma, yakıştıramama.
Geçmişindeki tüm başarısızlıklarının önündeki tüm düşlere ket vurması. yorgunluk,bıkkınlık, sıkkınlık ve asla hiçbir anından keyif almama hayatın.
Hiçbir yeni başlangıca açık olmama, alışık olmama.
Sürekli, andan önceki on yılın arasında gidip gelme, her bir saniyesini görür gibi hatırlama.
Çekinme ,korkma , özgüven yitimi, abes yönde değişme,aksi bir insan olma neyin aksi olduğundan bihaber. yorgun düşme, güvenmeme, paranoya, uzaklaşma herkesten, herşeyden. Kaçma.
Ve sonrası için beklenti, kaçma.
Kaçıp gitme, hiçbiryere, hiçkimseye, sadece kendine, düşlerine olumsuz olsada her ne kadar sineye, benliğe dönmek isteme.
Sanki ırakmışım gibi, hali hazırda yirmi senem var ardımda.
Beni uzağa iten, beniçeken, beni sevimli kılan, benden nefret ettiren, beni sınayan, bana cevaplar bulduran.
Yinede hoştur.
Çalakalem, karalama...
Tıpkı zihnin kalbi karalaması gibi düşüncelerle...
Yazan: Mehmet Ekici
ilk okuduğumda hayretle "sen mi yazdın, inanmam!" gibi bir cümle kurmuştum sanırım, yukarıda okuduğunuz karalama denilemeyecek kadar harika doğaçlamayı..
bazen birileriyle tanışırsınız , olmadık zamanda olmadık yerde önemsiz sayılabilecek arkadaşlıklar kurarsınız, sınıftan, okuldan, aynı bölümden farketmez .. eğer aynı kafada konuşuyorsanız , muhabbet hıhı, anladım, tabi... gibi sıradanlaşmış ünlemlerden arınmışsa, siz anlamasanız da koyulaşır.Bi dünya meselesine girer konu, bi tasavvufi konularda beyin fırtınasına dönüşür..Seni düşündürmeyen, sana birşeyler öğretmeyen arkadaştan da konudan da hayır gelmez!
Yazan, söyleyen, üreten kendi çapında birşeyler yapmaya çalışan, etrafından 'farklı' olan herkese saygım sonsuz.. ilham perisi diye bir şey var mı emin değilim ama , eğer varsa boş durmasınlar, harekete geçmeyi bekleyen o kadar çok beyin var ki :)
sevgiler
Yorumlar
Yorum Gönder