Ana içeriğe atla

gerçekler üzerine içini dökmece


kız olmak veya erkek olmak nasıl bir duygudur acaba ? ben zaman zaman düşünürüm karşı cinste nasıl biri olurdum, hangisini olmak daha güzel olurdu veya hangi cins olmak daha avantajlı olurdu ?
bizim ülkemizde kadınla erkek arasındaki iş bölümünü düşününce -tüh lan keşke erkek olsaydım. diyesim geliyor ne yalan söyleyim.. 

çocukluktan başlarız ezilmeye, hele de evde erkek kardeş varsa yemeklerin en güzel yerleri ilk onlara verilir, harçlıkları daha fazladır, okul çıkışı eve geç gelmesi sorun değildir, erken yaşta kız arkadaş gülerek karşılanır , annesinin yakışıklısı kızların da aklını alıyor bak bak diye pohpohlanır, araba varsa ön koltukta hep erkek oturur, arkadaşında istediği zaman kalabilir, konserlere gidebilir,askerlik gibi kutsal görevi vardır bi baya zorlanırlar bir kaç ay, sonra gelince iş bulma derdine düşerler, işlerini bulurlar ve olay biter,evlenirken en çok para erkeğe harcanır, erkek evlat anne evine geldiğinde ağa paşa gibi karşılanır , en son miras dağılımında en güzel ve verimli yerler erkek evlada bırakılır falan filan...

gelgelelim kadın olmanın zorluklarına, doğduğumuz anda sessizlik olur kız oldu derler zaten sessiz bir kundak merasimi olur bizimki, okula başlarız derslerimiz hep pekiyi olmak zorundadır sınıfta kalmak gibi bir lüksümüz yoktur, ergenlikte başlar onu giyme çok dar, bunu giyme çok açık tembihleri, ayda bir haftamız karın ağrıları, ölmek gebermek arası sancılı geçer, ağda gibi fena bir rutin olay vardır en kötüsü abin varsa onun evde tüm ayak işlerini yapmakla görevlisindir, yeri gelir onun için yalan söylemelisin o derece, erkek arkadaş felan konusu bile açılsa aman ha tehditleri savrulur, annelerimiz bazen bizi korur bazen sessiz kalır olaylara, kız asla okuldan çıkışta eve geç kalamaz, arkadaşında kalkmaya kalkışamaz ve telefonda kız arkadaşıyla bile fazla konuşamaz, genelde kızların evde odası olmaz olanlar varsa şanslı doğmuş olurlar, evlenme yaşına geldiğinde damat adayı önce sevilmez , sorgu suale çekilir kız, eş adayı allaya pullaya anneye abiye sevdirilmeye çalışılır, sonra kendiliğinden benimserler olan arada kalan kıza olur, evlenme olayı zaten tamamen yalan bir olay :) o gelinlikler, pastalar , arabaya binmeler tamamen evliliği cezbetmek, kadının o zaaflarından yararlanıp evcilik oynar gibi güzelce süslenmiş bir eve yanında oyun arkadaşıyla bırakıp kaçmak içindir :) bir ay iki ay sonra ev işleriyle, yemekle , bulaşıkla, misafir ağırlamayla,çocuk doğurmakla, onu büyütüp adam etmekle geçer ömürleri..

ve daha yazılmamışlar var tabi...ama herşeye rağmen Türk kadını olmak da herkese nasip olmayan bir olaydır. annelerimiz dünyanın en fedakar anneleridir, en sabırlı, en sevgi dolu, en acıyan, en duygusal anneleridir bizim annelerimiz ve tabi ki en en en güzel kokan bizim annelerimizdir...
*annecim, seni çok özledim..

Yorumlar

  1. daha neler neler türkiyede kadınsan 4-0 mağlup başlarsın her koşuya:(

    YanıtlaSil
  2. malefes ki öyle oluyor :(

    YanıtlaSil
  3. Biz de de kız yok olsa bir abla ya da kız kardeş arada naz yapar şöle istediğimiz yemeklerden yerdik ama olmuyor işte koca ailede kız yok ya!

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..