Ana içeriğe atla

mısır ekmeği yaptım :)


karadenizde ne yenir diye sorsanız üç beş yemeği geçmez bizim mutfağımızın yemekleri..
lahana, hamsi, mısır olmasaydı bizim milletimiz aç kalırdı :)
genel olarak bakıldığında çoğu yemek uydurma tarifler olarak ortaya çıkmıştır..
hamsiyi pilava koyarız, hamsi kuşu yaparız, kızartırız ya da salamura yaparız..
lahanayı sarma yaparız, çorba yaparız, lahana yemeği yaparız..
mısırdan un yaparız, mısır ekmeği yaparız, mısır ekmeğini yoğurdun içine doğrayıp yeriz..
ünlü et yemeğimiz yoktur, doğulular gibi kebaplarımız yoktur, yağlı bulgurlu ağır yemeklerimiz yoktur..
neden mi?
benim fikrim şöyle, karadenizde erkeklerin çoğu kahvede otururken kadınlar çalışır,
bundan dolayı kadın hem dışarda bağda bahçede çalışır hem de akşam eve gelip acele yemek yapar,
aman akşama yemek yetiştireyim gayretiyle böyle pratik yemekler ortaya çıkmıştır.
tabi şimdiki biz gençler internet sayesinde canımızın istediği yemekleri bakıp yapabiliyoruz.
ben de evimi özlemiş olmalıyım ki bu aralar canım sürekli bizim yemeklerden yapmak istiyor.
mısır ekmeğini annem daha iri kırılmış mısır unundan yapardı, sobada yapardı ve sıcak mısır ekmeğinin arasına terayağ sürüp yerdik :)
mısır ekmeği kolay kolay bayatlamadığı için uzun zaman mutfakta tüketilebilir.
mısır ekmeğini bir kase yoğurdun içinde ufalayıp yemek de bizim en sevdiğimiz yemeklerdendir.
hem sağlıklı hem doyurucu :)
ben orjinal mısır ekmeği yapmasam da mısır ekmeği pastası yaptım diyebilirim, malzemelere bakınca ne demek istediğimi anlayacakınız. bu arada tarif hunerli bayanlar  blogundan alınmıştır.

Mısır Ekmeği Tarifi

Malzemeler:
1 yumurta
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
1 yemek kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
yarım su bardağı un
4 su bardağı mısır unu
1,5 su bardağı kaynar su
1 paket kabartma tozu

Yapılışı: öncelikle yumurta , şeker, tuz , süt ve sıvıyağ bir yerde çırpılır. un , mısır unu ve kabartma tozu başka bir kapta harmanlandıktan sonra yavaşça çırptığımız sulu harcın içine eklenir. bu aşamada kalın bir tahta kaşıkla çalıştım ben çünkü karışımın hamuru bu andan itibaren çok sertleşecek. son olarak kaynar haldeki bir buçuk bardak suyu yavaşça hamura ekliyoruz ve topaklar kaybolana kadar çırpıyoruz. tereyağ ile iyice her yerini yağladığımız orta büyüklükte kalıba ya da borcama döküp 180 derece önceden ısıtılmış fırınca 40 dk pişiriyoruz. siz yarım saat geçtikten sonra ara sıra kontrol edin üstü kızarana kadar pişirin. ben fırından aldıktan sonra sıcak sıcak 3 dilimi çayla  kek gibi yedim , sıcak hali çok  daha lezzetli yeniyor diyebilirim. soğuduktan sonra dilimleyip, serin yerde saklayıp uzun süre tüketebilirsiniz :)
afiyet olsun..




Yorumlar

  1. Ellerine sağlık Mervecim, çok hoş görünüyor eminim tadı da öyledir ^^

    YanıtlaSil
  2. Yeniler kendini hayat, teşekkür ederim Özlemcim :)

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar, bir Karadenizli olarak mısır ekmeğine bayılırım. Mısır ekmeğiniz çok leziz ve iştah açıcı görünüyor. Ellerinize sağlık.

    Saygılar.

    YanıtlaSil
  4. Sefa Gencal, ne güzel, bazen karadenizli de olsa bizim yemeklerimize "asla ağzıma sürmem" diyen insanlar tanıyorum. biz sahip çıkmazsak kim çıkar bunlara, teşekkürler ;)

    YanıtlaSil

  5. ellerinize sağlık bir kez tattım bu muhteşem lezzeti Kuymak eşiliğinde ahhh birileri yapsa da yesem:)))
    Karadeniz ürünleriyle daha lezzetli oluyorlar.

    YanıtlaSil
  6. Örgü Çantam, teşekkür ederim Hatice hanım :) evet orjinal tereyağ ve yöresel mısır unu bir de bakır kap olursa kuymak daha lezzetli oluyor ..

    YanıtlaSil
  7. ellerine sağlık seviyoruz bizde mısır ekmeğini :)

    YanıtlaSil
  8. Hiç tatmadım ve merak ettim. Ellerine sağlık:))

    YanıtlaSil
  9. ohh miss elinize sağlık :) bloğunuzu takibe aldım bende beklerim,sevgiler :)

    YanıtlaSil
  10. Karadenizlilerin yaptığı o mısır ekmeğinin hastasıyım. Karadeniz yemeklerini de çok severim. Damak tadıma çok uyuyor. Hani şu fotoda dilim dilim halini koymuşsunuz ya valla içim gitti. Tarifi vermişsiniz yapmayı çok isterdim her yıl Ordu'daki ahbaplarımızdan gelen mısır unu bu sene gelmedi. Markettekilerin de zaten mısır unuyla alakası yok.
    Size afiyet olsun elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  11. Maviye iz süren, afiyet olsun canım :) teşekkürler ^^

    Saadet Uslu, tatmanı tavsiye ederim canım :) teşekkürler.

    Ümran Tuncer, ben de gelirim, teşekkür ediyorum :)

    Çocuklu Hayat, ben de markettekiyle denedim her zaman Trabzondan getiremiyorum, böyle de güzel lezzetli oldu bir dene istersen :) teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  12. Bir de yeşil fasulyeyi haşlar sonra mısır ununa bulayıp tavada kızartırız adına da dönderme deriz :))
    Yemeklerimiz uydurma falan ama lezzetli vesselam :)

    YanıtlaSil
  13. nursalkımı, ahh evet yazın en güzel yemeklerinden fasülye tavası :) mısır unlu patlıcan tavası da harikadır :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..