Ana içeriğe atla

rutine bindik iyi mi..

kişisel blog yazmanın zaman zaman avantajları oluyor, mesela ne yazsam diye düşünmüyorsunuz çoğu zaman, gün içerisinde yaşadığın olayları , kızdığın insanları , mutlu olduğun anları yazabiliyorsun.. bir taraftan da herkesin seni bilmesi okuması onlarla yaşadığım olayları yazmama engel oluyor.. hani bazen keşke diyorum no name yazsaydım da içimi istediğim gibi döküp rahatlasaydım..

şuan çok doluyum , anlatacaklar çok fazla ama on bin filtreden geçirerek yazsam ancak rahat ederim bu durumda.. neyse kısaca özet geçeyim yeni mezun ve yeni işe başlamış benim rutinimi..

işim çok ağır değil, zaten iş yapmaktan yorulmam ben, bir laf, bir hareket , bir sinir bozucu tavır çileden çıkarır beni.. dövülmüşüm de yorulmuşum gibi olurum , huzursuz eden olaylar karşısında..
o yüzden işimi seviyorum ama ara ara yaşadığım olaylar iş hevesimi çok fena kırıyor..
daha yeniyim , demek ki normal böyle şeyler diye diye sabrediyorum o kadar..
bu arada dershanem açıldı hafta içi üç gün saat 6'da işten çıkıyorum 10'a kadar ders dinliyorum.. sadece dinliyorum ama beynime pek bir şey girdiğini söyleyemem, o saatten sonra insan "bırakın beni de yatıp uzanayım" modunda oluyor bilirsiniz.. 
ama yapacak birşey yok, bu sene atanmaya taktım kafayı, hem de acilen istanbula atanmam lazım!
4 sene yaşamak hayli alıştırdı beni istanbula.. trabzon'da özgür değilim gibi.. yani her istediğimi yaparım ama gizli bir baskı var burda.. bazen boğuluyorum.. 


Yorumlar

  1. çok zor durum gerçekten inş atanırsın bir an öncee:(

    YanıtlaSil
  2. mutlu bayramlar merve :) umarım her şey gönlünce olur :)

    YanıtlaSil
  3. Şımarımtırak, amin inş :)

    çalıkuşu, teşekkür ederim sana da iyi bayramlar canım.. amin..

    YanıtlaSil
  4. kolay gelsin.. bir an önce atanırsınız umarım..

    YanıtlaSil
  5. hımm hadi hayırlısı.
    atanmak. sanırım kpss.
    kolaylıklar.

    keşke blogunu hiç kimseye sölemeseydin ki.
    öle daha rahat olurdun.
    :)

    YanıtlaSil
  6. deeptone, sen kimseye söyleyemeyenlerdensin dimi :) ne güzel..

    YanıtlaSil
  7. söyleyememek değil kiii sölememek.
    öle daha rahat ki.
    :)

    YanıtlaSil
  8. hayırlı olsun ilk işin, inşallah çabuk atanırsın :)

    YanıtlaSil
  9. ben de bınbır fıltre uyguluyoırum yazdıklarıma. haklısın aslında no name bır blog daha ıyı olurdu ama bu saatten sonar da ınsna kendı blogunu degsıtırmek ıstemıyor.

    YanıtlaSil
  10. Sema, canım teşekkür ederim aminn inş.


    Yusuf ve Yunus'un annesi :) aynen öyle yılların birikmişliği anısı var, hadi yeniden başlayım demek çok zor.

    YanıtlaSil
  11. aay gizli baskı olayını çook iyi anlıyorum inşallah atanırsın :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..