Ana içeriğe atla

Seksenler



soba üstündeki kestaneler,
siyah beyaz tvdeki Trt programları,
kötü karakter Ceyarın başrolünde oynadığı Dallas,
kızların o acaip kesim,kabarık saçları,
omuzlardaki vatkalar, vücuda yapışan renkli taytlar,
erkeklerin böğürlerine kadar açtıkları geniş yaka gömlekler,
pullu payetli kanarya adaları tişörtleri,
mahalle muhallebicilerinde buluşmalar,
sokaktaki sağ sol kavgaları,
işsizlik, zam , pahalılık,
Alamanyadan gelen akrabalar ve onların havayi giyim tarzları,
çevirmeli telefonlar, istasyona bağlanmalar,
evdeki herşeyin üstüne örtülen danteller,
kızlara açılmak için yazılan mektuplar,
dans edebilmek için gece evden kaçılan diskolar...
yahu ben doksanlar çocuğuyum nerden biliyorum bunları :)
tabi ki tv denilen makineden, aile denilen vazgeçilmezimizden ve son zamanda Trt'de yayına giren
Seksenler dizisinden öğrendim..
bu sıralar favori dizim..çok sıcak, güzel senaryolu, iyi kadrolu bir dizi..hem de bizi anlatıyor..
sitkom aslında ama bir o kadar da duygusal..
izlemeyenlere tavsiye ederim, biraz baksınlar onlarda anlayacaklar ne demek istediğimi..
yetmişler, seksenler, doksanlar..
her döneminde bariz değişimlerle ilerleyen Türkiyemin bugünki halinden ne kadar uzak olduğunu görüyorum.
yukarda saydığım çoğu şey akılda kalan güzel konular olsa da o dönemde yaşayanlar için büyük sıkıntılı zamanlardı bunları da biliyorum. soba üstündeki kestane iyi hoş mesela ama kömürü alabilmek, her gün eve taşımak gibi de derdin var tabi..Dallas diye bir dizi var çok beğenilen ama herkesin evinde televizyonu yok ki..annemden biliyorum sırf bu filmi izlemek için köydeki komşuların evlerine gidermiş utana sıkıla..çoğu zaman kızlar içerde izler erkekler camdan bakarmış yani .. moda olan elbiseleri alabilmek için kaç hafta fındık toplanırmış, iş yapılırmış..
o dönemde olmak istermiydim diye sormuyorum bile kendime tabiki istemezdim, çoğu insan istemezdi.. tamam güzel hatırlanan olaylar yaşayabilirsin ama ekonomik olarak çok sıkıntılı zamanlardı o zamanlar..
annem her zaman söyler biz çok erken doğduk siz güzel zamanda yaşıyorsunuz diye, ben de ilerde çocuğuma aynısını söyleyeceğim bence, bu doğanın kanunu çünkü.. her yeni nesil bir öncekinden çok daha iyi şartlarda dünyaya geliyor..

Yorumlar

  1. ben de bu diziyi çoooook seviyorum düzenli izlediğim tek dizi:))çok güzel yazmışsınnn:))
    ,sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ederim büşracım :)

    YanıtlaSil
  3. evet gerçekten harika bir dizi siz de çok güzel anlatmışsınız.

    YanıtlaSil
  4. teşekkür ederim nesli :)

    YanıtlaSil
  5. güzel bir tat bırakmış hepimizde yaşayan herkeste bir özlem bırakmış az çok ki hala anıyoruz,gülüyoruz özlüyoruz

    YanıtlaSil
  6. ben yaşamadığım halde keyifle izliyorum merak ediyorum o yılları :)

    YanıtlaSil
  7. BENDE BU DİZİYİ ÇOK SEVİYORUM GEÇMİŞ ZAMANLAR ZORMUŞ AMA DAHA SAMİMİYMİŞ GİBİ GELİYOR BANA.. merrapunzel.blogspot.com

    YanıtlaSil
  8. ayy işte benim çocukluğumun yılları :))

    YanıtlaSil
  9. 80lerin kıyafetleri hariç herşeyine varım ama haklısın o zaman Türkiye çok başkaydı şimdi başka ülkede yaşıyoruz sanki.

    YanıtlaSil
  10. izlerken eğlenceli ama yaşarken zor olan yıllar katılıyorum cnm sana ama çocukluğumuz 80 ler... eğlenceliydi yinede:))

    YanıtlaSil
  11. 7 numaraya bayilirdim ben eskiten cok kalite bir diziydi. keza 80'ler de en az onun kadar basarili :)

    YanıtlaSil
  12. dizi harika, blogunuzla yeni tanistim blogda harika
    izlemeye aldim...
    benim blogumada beklerim
    http://tatlikiraz.blogspot.nl/

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..