Ana içeriğe atla

Work&Travel başlarkene :)

 
Work and travel kısaca WAT... arkadaşlarımın ve tanıdıklarımın neredeyse hiç duymadıkları , sadece üniversite öğrencilerine sunulan bir imkan, yazın bir kaç aylığına Amerika'da çalışma programı WAT..Ben de 2. sınıfın başında yine arkadaşlarım vasıtasıyla duydum ve "Hadi canım ABD' de mi çalışacağım yazın,dünyanın öbür ucuna kim gönderir beni, hadi gönderdiler diyelim iş bulan şirketlere güvenilir mi bu devirde , komik =)" deyip geçmiştim. Sonra bir yerden bi deli cesareti geldi sanırım ve kulağa hoş gelmeye başladı bu fikir, yanımda tanıdığım arkadaş grubuyla gidecek olmanın verdiği rahatlamayla araştırmalara başladık. WAT'a öğrenci gönderen şirketlerin neredeyse hemen hepsi İstanbul'da olduğu için ulaşabildiğimiz kadar şirkete gittik ve konuştuk. Aklımızda getirisiyle götürüsüyle bu program sırasında karşılaşabileceğimiz durumları öğrenmeye başladık.. her şirketten ayrı şeyler öğrendik..Taksim'de fuarlara katıldık, bir sürü şirketin stantlar açıp hem yurt dışı dil kurslarını tanıttığı hem wat programlarını tanıttığı bir sürü isimle konuştuk..Bizim için öncelikli sorulması gereken sorular vardı:
  • İş garantisi veriyor musunuz ?(keza duyduklarımıza göre bazı öğrenciler gittiklerinde işlerinin hazır olmadığını ve haftalarca sefil olduklarını söylemişlerdi)
  • Grup arkadaşlarımla aynı eyalete aynı işyerine düşebilir miyiz?
  • Bu işin bize maliyeti toplam ne kadar olur?
  • Acaba dil kursuna mı yazılsak direk ingilizce öğrenmek için en iyi seçenek olduğunu biliyoruz?
  • İş alabilmem için ingilizce seviyem ne olmalı?
ve daha bir sürü aklımıza takılan sorular ... erken kayıt diye de bir şey var şirkete verdiğiniz paranın miktarını erken kayıtla aşağılara çekebiliyormuşsunuz onun içinde biran önce karar verip bir şirkete yazılmamız gerekti...
veee Ekim sonu gibi 8 kişilik bir grupla İstanbul Lisan Merkezinde (İLM)  hem fikir olduk ve gittik kayıtlarımız yaptırdık...Şirketimizi seçmemizin sebeplerini şöyle sıralayabilirim:
  • 8  kişiyi aşan bir grup olduğumuzda para konusunda çok daha fazla indirim yapacaklarını söylediler. kişi başı 1400 dolar olan şirkete ödenmesi gereken parayı 1100 dolara düşürdüler ve 6 ay taksit yapabileceklerini, peşin ödemek isteyenler olursa onlardan da 1000 dolar alacaklarını söylediler..ki bu fiyat çoğu şirkete göre çook iyiydi bizim için, ama herşey paradan az olsun demek değil, yapacağınız iş riske atılacak bir iş değil çok ucuz yerler de var ama yollarda evsiz kalan öğrencileri duyuyoruz.. siz makul fiyatlarda bir şirket bulsanız daha güzel olur sanırım .
  • Şirketimizin 20 yıla yakın bir geçmişi var yeni bir yer değil ama daha çok dil kursları veriyor, ve bir çok yerde de şubesi bulunuyor.
  • Dil kursu olmasının avantajını iyi kullanıyorlar ,bizim vize alabilmemiz ve ingilizcemizi geliştirebilmemiz için kendi kurslarında Abd'ye gidene kadar haftada 3 gün bizim için konuşma sınıfları açıyorlar.Size yakın bir şubesine ücretsiz katılabiliyorsunuz.. ve en önemlisi hocalarının hepsi yurt dışından NewYork,Avusturalya,Yeni Zelandadan gelen gayet iyi öğretmenler..ben vize alana kadar hemen hemen hepsine katılmaya çalıştım ve inanılmaz faydasını gördüm..Sınıfta sadece ingilizce konuşuyorsun ve hoca senin anlayabileceğin şekilde gayet açıklayıcı sohbetler açıyor , herkesi ayrı ayrı konuşturuyor.. ben bu sayede ingilizce konuşurlarken kapıldığım heyecandan ve korkudan kurtuldum ...
  • şirketimizin bir başka artısı da diğer şirketlerde pek bulunmayan iş sözleşmesi..işin belli olduğu anda sözleşmen hazırlanıyor ve iki tarafta imzasını atıyor, işsiz kalma gibi bir risk ortadan kalkıyor.
  • ve diğer şirketler sadece bir tane JOB FAIR (iş fuarı)  yaparken bizim şirketimiz iki sponsorlu iki iş fuarı düzenledi...iş fuarları önemli, genellikle şubat aylarında yapılan iş fuarlarında kendin Amerikadan gelen sponsorlarla yüzyüze görüşüyorsun ve o senin hem ingilizceni sınıyor hem ne iş yapmak istedğini soruyor ve kimlerle aynı işte olmak istediğini.. sponsorla ilk görüşenlerden olmak büyük avantaj çünkü onlar ellerinde iş seçenekleri olan formlarla oturup gelenleri ing seviyelerine  göre işlere yerleştiriyorlar. sen eğer ing konuşma konusunda kötüysen ama sponsorla ilk görüşenlerdensen ve sempatiklik yapmışsan sponsor sana güzel bir iş verir, tabi önce sana soruyor hangi işleri istersin die...
Ben sponsorun yanına kuzenin ve bir arkadaşımla girdim, erken girenlerden biriydim =) baya sempatik davrandılar bize, hangi işleri ve eyaletleri istediğimiz sordular üçünüz de aynı yerdemi olmak istiyorsunuz dediler..çok rahat geçen bir görüşmeydi hee bu arada bu görüşmelerin hepsi ing gerçekleşiyor unutmayın ;)
işimizin kesinleştiği 10 gün içinde bize bildirildi ve sözleşmelerimiz imzalanıp hazırlandı..saat başı kaç dolar alacağımız , kalacağımız yer, iş kıyafetimiz, iş saatlerimiz vs herşey sözleşmemizde yazıyor..
işi aldık sırada atlatmamız gereken çok önemli bir şey daha var VİZE görüşmesi :) ABD vizesi en zor alınan vizelerdenmiş.. ama öğrencilere ve üç ay kalacakları için daha yumuşak davranıyorlar..vize için 55 dolar internetten randevu parası , 140 dolar da TEB'e vize ücreti yatırdık... Vizeden önce de en az bir yıl süre geçerli olan Pasaport almalısınız..bunun için de önce emniyet müdürlüğü sitesinden randevu alıyorsunuz ve orada sizden istenen belgeleri hazırlayıp randevunuza gidiyorsunuz..ben iki yıllık Pasaport için ziraat bankasına 210 lira yatırdımve makbuzunu aldım.. randevuda önce parmak izinizi veriyorsunuz sonra da belgelerinizi görevliye verip evinize geliyorsunuz :) çünkü pasaportunuzu bir hafta sonra en yakın postahaneye gönderiyorlar..
tamam sanırım hepsi bu kadar son olarak da uçak biletinizi almalısınız.. biz şirketimizin anlaşmalı olduğu bir firmayla gidiş dönüş biletini 1600 tlye aldık... gidiş dönüş aldığınızda %50 ye kadar indirim yapıyorlar ve dönüş biletimizi istediğimiz tarihte alıp geri dönebiliyoruz...  Amerikaya gitmeden önce  400 dolar civarında da harçlık almanız gerekecek.. çünkü çalışmaya başlayacaksınız ve ilk maaşınızı 2 hafta sonra alacaksınız.. o zamana kadar sizi idare edecek kadar para almalısınız... 
Türkiye'de yapacaklarınız bu kadar :) işin gerisi size kalıyor biraz cesaret biraz kendine güvenle çok farklı bir yaz geçirme şansı bu.. yarın yolcuyum ve işin gerçeklerini oraya gidip göreceğim... inş beklediğimiz gibi geçer herşey...

Yorumlar

  1. Bayağı meşakatlı ve masraflı görünüsü sergiliyor anlatıların, İnş her şey istediğin gibi olur değişik bir ülkede (USA) kısa sureli de olsa yaşam koşullarının ne denli bayık vaya mükemmel olduğuna o ülkede yaşayarak karar verirsin:)
    hayırlısı. huzurlu günleriniz olsun:)

    YanıtlaSil
  2. benden sonra gitmeye heveslenen çok arkadaşım oldu.. onlar için b kadar açıkladım :) herşeyin hayırlsı .. tşk ederim.

    YanıtlaSil
  3. bloğun çok güzel olmuş gerçekten canım.özellikle work and travella ilgili kısım:)bende gitmeyi düşünüyorum 2012de deneyimlerini okumak çok faydalı oldu fazla zorluk çekmemişsin anlaşılan hangi firmayla gittin acaba sen söylersen çok memnun olurum:))

    YanıtlaSil
  4. yorum için teşekkürler.. fazla sıkıntı çekmedim ama aradığımı da buldum diyemeyeceğim doğrusu.. daha farklı bir yere gideceğimizi tahmin ediyordum, ama sponsorun elinde olan işleri ve şehirleri seçebiliyorsun.. şirketimden pek memnun kalmadım daha güzel bir yere gitmek isterdim doğrusu, istanbul lisan merkezinden gittim ismini sormuşsun ya ;)

    YanıtlaSil
  5. 2012 yılında work&travel yapacak biri olacak, Türkiye'de ilk kez, başlangıcından bitişine kadar WAT'ın tüm aşamalarını kaleme alıyorum. Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.
    http://bit.ly/yEjiwx

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..