Ana içeriğe atla

Kırlent yaptım, oldu :)

İstanbul'da en sevdiğim şeylerden birisi "pazar kültürü"..
neredeyse her semtte, haftanın belli günlerinde kurulan pazarlara bayılıyorum..
bazıları kıyafet ağırlıklı bazıları yiyecek..
evlenmeden önce sadece kıyafetlere bakıyordum, mango, koton, bershka ne istersen buluyorsun :)
şimdi işler biraz değişti tabi, her hafta mutfak alışverişini pazardan yapmak büyük keyif benim için..
artık mağazalarda satılan çoğu şeyin muadili hemencek pazarlarda satılıyor..
mesela bu kırlentler, normal mağazada 30, 40 liraya satılıyor hatta daha da pahalı..
mor çiçekli fon perdeme uygun kırlent aldım ben de bu hafta..
içi boş kırlentlerin tanesi 5 lira..
evlenirken aceleyle aldığım bazı yastıklarımı hiç beğenmiyordum..
pamukları bir garip olmuştu zamanla..
aklıma bu şekilde değerlendirmek geldi ve yastıklarımı kesip kırlent yaptım..
içlerindeki pamuğu direk kırlente doldurmadım, pazardan tanesi 2 liraya beyaz mitil aldım..
sonuç toplam 14 liraya iki tane yepyeni cicili bicili kırlentlerim oldu ;)




Yorumlar

  1. Çok güzel olmuşş! Bayıldım :)

    YanıtlaSil
  2. Ellerine sağlık. Gül'e Gül'e kullan. Pazarlar candır ya ;)

    YanıtlaSil
  3. Rengi hoş. Güle güle kullan

    YanıtlaSil
  4. yorumum gıtmemıs galıba, Kırlentler cok güzel gorunuyor ellerine sağlık güle güle kullan. Turkıyede pazar kulturune ben de bayılıyorum hıcbırsey almasan da gezesı geliyor ınsanın

    YanıtlaSil
  5. Aynen ben de bayıldım. Desenler çok güzel :)

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel olmuşlar.Bir yıldır İstanbul'dayım ama gündüzleri çalışınca Pazar keşfini gerçekleştiremedim henüz :/

    YanıtlaSil
  7. Ahh biraz dikiş biliyor olsaydım ben de çok istiyorum yaptığım kanaviçelerden kırlent yapabilmeyi :(

    Çok güzel olmuş Mervecim, güzel mutlu günlerde kullanmak nasip olsun inşaAllah :)

    YanıtlaSil
  8. ayyyy hangi pazara, pazarlara gidiyosun yaaaa söleseneee :)

    YanıtlaSil
  9. Eline sağlık harika görünüyor;)Bende de var iki tane yapılacak ama bakışıyoruz şu an;)

    YanıtlaSil
  10. merhaba bloğunuzu tesadüfen bir yorumda gördüm ve hemen ışınlandım. ürettiğiniz iş çok güzel görünüyor emeğinize sağlık bu arada takibimdesiniz bende beklerim esen kal :)

    YanıtlaSil
  11. güle güle kullanın.. benimde bir kılıfım var hazır içini doldurmamı bekliyor..

    YanıtlaSil
  12. Pazarlara ben de bayılıyorum! Bloguna da bayıldım bu arada :) sevgiler..

    YanıtlaSil
  13. bütün yorumlarınıza teşekkür ediyorum :)

    YanıtlaSil
  14. Güle güle kullanın. Pazarlarda bazen çok iş görecek, güzel malzemeler olabiliyor.

    YanıtlaSil
  15. desenleri güzel elinize sağlık

    YanıtlaSil
  16. Çok güzel olmuş emeğine sağlık...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..