Ana içeriğe atla

ek gıda serüvenimiz



ek gıdaya geçiş her annede ufak çaplı strese ve heyecana sepeb olmuştur sanırım..
aylar öncesinden başlamıştım ben araştırmalara..
nerden ve nasıl başlamak gerekiyor, 
hangi ay hangi sebzeleri vermek gerekiyor ?
çok şükür ki ben bebeğini emzirebilen o şanslı annelerdenim!
şanslı diyorum çünkü malesef çoğu anne bebekten ya da kendisinden kaynaklanan sebeplerden dolayı emziremiyormuş..
ek gıdaya geçince anladım emzirmenin rahatlığını..
akarı yok kokarı yok günün her dakikası sıcak süt hazırdı :)
ama 6. ayımıza geldiğimizde ufaktan yemeklerle tanışması gerekiyordu küçük adamın..
ek gıda serüvenimizde "Gurme Bebek"  sitesinden çokça faydalandım..
ve tabiki etrafımdaki deneyimli annelerden tecrübelerini dinledim..
6. ay doktor kontrolünden sonra yavaş yavaş başladık yemeye..
*ek gıdanın en önemli kuralı 3 gün bekleme kuralıymış!
her ne verirseniz verin, 3 gün üst üste vererek ilerlemek gerekiyormuş..
olur da bebeğinizin bir meyveye,  sebzeye alerjisi olursa hemen anlamak için..
bizim ilk ek gıdamız elma oldu..
cam rende ile rendeleyip ufak ufak yediriyordum..
3 gün sonra yoğurt vermeye başladım..
yoğurdu, süt alıp kendim kavanozlarda mayalıyordum,her gün yeni kavanoz açıyordum..


elma, armut, yoğurdu severek yiyordu, şimdi ufaktan çorbalara geçmemiz gerekiyordu..
yarım soğan,yarım havuç, yarım patates az suda haşlayıp blenderdan geçirip az yağla tatlandırıp vermeye başladım..
çorbaların temel malzemesi soğan + havuç + patates oluyordu,
yeni sebze vereceksem bunlara ekleyerek hazırlıyordum çorbayı..
kabak,brokoli,yer elması,karnıbahar,pancar,ıspanak,bezelye aylarına göre her çeşit sebzeyi verdim..
tabiki ilk başlarda reddetti, bazen bir kaşık alıp yemedi, ağzını kapadı..
çorbayı lezzetlendirmeye çalıştım, et suyu kattım, azıcık tuz attım, çok az baharatlandırdım..
istikrarlı şekilde her gün aynı saatte çorbasını vermeye çalıştım..
1 ay boyunca, öğlen çorba, arada meyve, ikindide yoğurt vermeye çalıştım..
tabiki günün her saati istediğinde de emzirdim..
artık 7 aylık olduğunda ufak da olsa yeme düzenimiz oluşmuştu..


7. ayda artık kahvaltıya geçmemiz gerekiyordu..
yine 3 gün kuralına uyarak çeyrek yumurta sarısı, tuzsuz peynir ve ıhlamurla kahvaltı yapmaya başladık..
lor peynirini de yoğurt gibi evde kendim yapmaya başladım ..
peynir konusu önemli, başka hangi peynirlerini verebilirim diye araştırdığımda,
baltalı marka keçi peyniri ürünlerini buldum..
baltalı büş ise içlerinde en sevdiğim peynir oldu kesinlikle tavsiye ediyorum..
ilk başta kahvaltılıkları tek tek vermeye çalıştım, tatlarını ayrı ayrı anlasın diye..
7. ayın sonunda ise yumurta sarısı + 2 adet hünnap keçi sütlü bisküvi +  peynir ve ıhlamurla karıştırıp mama kıvamında ezip vermeye başladım..
*bu arada Hünnap Keçi Sütlü bisküvi hala severek kullanıyoruz. normal bebe bisküvisine göre içeriği çok daha zengin, araştırmanızı tavsiye ederim.



muz ve avokadoyu da sık sık vermeye çalışıyordum, muz kabız yapar diyorlar ama her gün az az verdiğinizde ve yemeklerine zeytinyağı koyduğunuzda zaten kabız olma riski kalmıyordu..
yaptığım lor peynisinden çıkan peyniraltı suyunu böyle buzluk peşetlerine koyup donduruyordum..
gece mamalarına veya çorbalarına katarak veriyordum..
çocuğunuzun iştahına göre gece maması vermek gerekiyor..
mamalarda pirinç unu, mısır unu, tam buğday unu ve irmik kullandım ben..
asla içine şeker atmadım..
mamayı az suyla pişirip meyvelerle tatlandırıp verdim..
örneğin, hurmalı pirinç maması,
muzlu irmikli mama,
bazen de mısır unlu pekmezli mama yapıyordum..
keçi sütü anne sütüne en yakın sütmüş bir süre sonra mamalarına keçi sütü katmaya başlamıştım..


dişleri çıktıktan sonra artık ısırıp yemeye başlayabilirdi,
 ve 9 aylıkken ilk köftesini hazırlayıp önüne koyduğumda kendi kendine yemişti..
haftada iki üç kere, et tavuk balık mutlaka tüketmesi gerekiyordu..
balık çorbası, haşlama, tavuk suyuna şehriye çorbası gibi şifalı yemekleri de sık sık pişiriyordum.
örneğin kendimize yaptığım haşlamadan bir patates, bir havuç, bir parça et alıp,
 blenderdan geçiriyordum ve püre kıvamında yediriyordum..


şehir yaşantısında organik güvenilir taze ürün bulmak gerçekten zor oluyormuş..
kendimiz her türlü besleniyoruz ama söz konusu bebekler olunca çok hassas olmak gerekiyormuş..
migrosta citty farm ve orvital organik ürünlerini kullandım ben..
semt pazarından ise taze balık , sebze almaya çalıştım..
köy tavuğu satan bir yer bulup tavuk suyu hazırlayıp buzluğa attım..
elimden geldiği kadar sağlıklı beslenmeye çalıştım oğlumu..
tabiki onların da damak tadı olduğunu, herşeyi sevmek zorunda olmadıklarını unutmamak lazım..
her anne bebeğini en güzel şekilde beslemek ister..
malum bizim toplumumuz tombiş bebek sever..
az zayıf bebek gördüklerinde hemen suçu anneye atarlar, yedirmiyor musun bu çocuğu!
1 yaşına girdi şuana kadar masadan tam doyarak kalktığımı hatırlamıyorum,
onunla uğraşmaktan, oturup kalkmaktan iştahınız bile kalmıyor bazen..
dönem dönem diş çıkarma, grip, enfeksiyon gibi sebeplerden günlerce yemedikleri de oluyor..
sonuç olarak sağlıkları yerinde olsun, acıkınca her türlü yemeklerini yiyorlar zaten :)
tüm ek gıdaya geçen annelere kolaylıklar diliyorum..
gerçekten zorlu bir süreç, iştahı bol olsun kuzucuklarınız :)





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..