Ana içeriğe atla

bahar gelmiş hoş gelmiş :)


havalar sadece trabzonda mı sıcak, kış sizce de çok ılıman geçmedi mi?
benim açımdan hiç bir sorun yok da doğanın dengesinin bozulmasını da istemem :)
fındık dalları yeşermeye, erikler pembeleşmeye başladı çoktan..
ani gelecek soğuk yine bu seneki fındığı dondurabilir korkumuz o yönde..
diğer taraftan geldi bahar ayları gevşedi gönül yayları muhabbeti hakim bizim evde ^^
aynı anda evden iki kız nasıl çıkacak, düğünler, çeyizler, eşyalar derken muhabbetin konusu hiç değişmiyor.
bir başka mesele de bu ağustos ayında köyümüzde 8 düğün olacak olması :)
şaka gibi ama gerçek, temmuz ayının ramazanla geçiyor olması bütün düğünleri ağustosa topladı..
benim şuanda düğün düşünecek pek halim yok gerçi, konularımı yetiştirmeye çalışıyorum..
ve şimdiden tercih zamanını düşünüyorum!
ben *seçtiğim yerlerden birine atanamazsam devlet baba beni istediği yere atasın, şıkkını işaretlemek istemiyorum :(
evlenir evlenmez başka bir şehire atanmayı istemiyorum açıkçası,
ya da bir sene ayrı kalırsın sonra zaten yanına gidersin mi demeliyim kafam çok karışık :S
siz benim yerimde olsaydınız nasıl bir tercih yapardınız?



*foto: www.magazinsortie.com

Yorumlar

  1. Kendi isteğiniz doğrultusunda yaptığınız tercihlerle atanmanız -bana göre- en makulü.
    1 veya 2 sene ayrı kalmak zor olabilir fakat evlendikten sonra şu an aldığınız puanları almanız biraz zor olabilir.
    Gündeminiz tamamen değişecek çünkü evlenince.
    Arkadaşlarım var, 2 aylık evliyken kendileri geldi İstanbul'a, eşleri kaldı Türkiye'nin diğer ucunda.
    Fakat sonra bir şekilde ayarlayıp geçiş yaptılar.
    Mesleğiniz ne bilmiyorum, şayet öğretmenseniz eş durumundan, özel durumdan, il içi, il dışı pek çok tercih yapma imkanı bulunuyor.
    Başta dişinizi sıkarsanız sonra rahat edersiniz.
    Hakkınızda hayırlısı olsun inşallah.

    YanıtlaSil
  2. bahar geldi evet daha doğrusu gelmişti İstanbul'a. Son bir kaç gündür sürekli yağan yağmur kışı aratmayacak durumda. Dilerim bu erken açan bahar dallarına zarar gelmez...

    YanıtlaSil
  3. Beyza, güzel tavsiyen için teşekkür ediyorum çokça ;) şuan kafam çok karışık bu kararı tek başıma veremeyeceğim sanırım :(

    Juliette, haklısın gerçekten bu yazımdan sonra burda da kış soğuğu geldi diyebilirim :) son soğuklar olsun inş.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..