Ana içeriğe atla

Galiba ölüyorum...

Çözdükçe dolaşıyorum…
Özlemlerim arasında
Boğuluyorum…
Aslanın pençesine takılmış gibiyim
İçimde dişleri…
Rüzgar esiyor eğiliyorum
Yazık…
Mevsim ilkbahar
Bense;
Yaprak yaprak dökülüyorum…
Kimse bilmiyor…
Söyleyemediğim o kadar çok şey var ki;
Korkuyorum…
Saplandı bir kere bıçak
Çıkaramıyorum…
O kadar dileğim var ki,
Dayanamıyorum…
Kesilen benim nefesim
Galiba…
Galiba ölüyorum…  bazen herkese olur bu hal gelir aniden oturuverir kucağınıza , kaldırıp yan koltuğa bile koyamazsınız ,yapışmıştır adeta... mutfakta , yemekte, banyoda, film izlerken karşında, müzik dinlerken kafanın içinde, gözünü kapatıp uyumak istediğinde yastığının altındadır sanki...rüyama girmese bari orada dinleneyim azcık dersin ama uyutmaz bile...kalbi sıkışır mı insanın en mutlu olduğu anda bile ölecek gibi mi olur, mutsuzken anlarım da bu durumu mutluyken neden acı çekelim ki...ne tarafa dönsek olmuyor, bu kadar mı aciziz hayatı kontrol altına almaktan ve ya kendimizi...ben daha kendi bedenime hakim olamıyorsam ,istediğimde istediğimi yapamıyorsam ne gerek var insanlara kızmaya, aileye , arkadaşlara, sevgiliye dert yanmaya...bahar bizi fena çarpıyor, sadece gönül yayları gevşemiyor insanın kalbi de kasılıyor belki aile özleminden, belki sevgili belki de ...belki de hiç HİÇ bir şey olmadığından...

Karmakarışığım…

Yorumlar

  1. Merveciğim duygusallığın tepe yapmış, şiir sana mı ait çok güzel yazmışsın tebrik ederim, insan karmakarışık ruh halindeyken elinde olmayarak, hissediklerini dile getiriyor bazen:)

    YanıtlaSil
  2. hayır malesef ki bana ait değil şiir :) sadece o anda aniden karşıma çıktı ve beni biraz da olsun böyle bir post yazmaya mecbur bıraktı .. iyi de olmuş sanırım :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..