Ana içeriğe atla

Bryson City









 

Otel müdürümüz Mr. Walker'ın doğum günüymüş bu hafta.. Bize gelip "doğum günüm için evimde parti vereceğim eşimle bana hazırlıklarda yardımcı olurmusunuz?"diye sordu..
 

sonuna da hemen ekledi 3 saat için kişi başı 40 $ vereceğim, gelmek istermisiniz diyince günlerdir evden işe işten eve giden biz değişiklik olsun diye hemen kabul ettik..

 
 
 
Bryson City'de Mr. Walker'ın evi.. 
ortasından nehir geçen küçük, sevimli bir kasaba.. ufak kıyafet mağazaları, berber, restourant ve fırın gibi gerekli bir çok şey vardı burda, bizim kaldığımız yere göre daha toplu bir yerleşim yeriydi..



 Gölün yanında, 170 senelik tarihi olan resimdeki bu ev Mr. Walker'ın evi... İlk başta her Türk gibi kuzenimle ikimiz de aynen şöyle söyledik "vay be koskoca otelin sahibinin oturduğu eve bak, demek insan böyle zengin oluyor !" =) ama evin bahçesinden girince , gölün hemen kıyısındaki o muhteşem manzaralı çardağı, balkonu , evin içine girince de eşyaları, dekoru görünce hemen pişman olduk =)







 


 Bu manzaranın karşında bütün gün oturmak, ayaklarımı uzatıp dinlenmek isterdim... evin içine de bayıldım, bu güzel manzaraya da.. ama evin en tatlı şeyi Mrs. Walker  oldu benim için :) bu kadar tatlı bir kadın olamaz.. şortunu, tişörtünü giymiş başlamış bahçesindeki çiçekleri budamaya.. 


 ikisinin de saçları bembeyaz , o kadar yaşa rağmen harika görünüyorlardı.. yaşlı bir çift değil sanki yeni evlenmiş gibi o kadar nazik, mütevazı ve saygılı davranıyorlar ki , en çok imrendiğim şey bu manzara oldu aslında ...



















Mr.Walker o yaşına rağmen camları kendisi sildi, karısı da bahçeyle ilgilendi.. biz de toz alıp yerleri sildik ..İşimiz bittiğinde hep beraber fast food bişeyler yedik, Mrs. Walker tekrar gelin bahçemizde oturalım, mutlaka gelin gezin buraları gibi şeyler söyledi, çok mutlu olduk böyle içten davranmasına, sevindik ... iş değilde sanki ev ziyaretine gitmiş gibi hissettim kendimi :)

Yorumlar

  1. Walker ailesi mütevazi, zenginliğine rağmen haddini bilen, kültürlü ve gerekli ön eğitimleri almış kişiler. genelde müsevi zenginleri böyle davranıyor evlerine misafir gelenlere, hizmet vermek için de olsa, onlar için evlerine her gelenin saygınlık ta payı var.

    Bizde biraz farklı biraz da değil çok. Walker vari birinin özel arabasının şöförü, temizlik. hizmetçisi, mutfağında aşçısı, belinde tabancası, yanında en az iki koruması, bahçesinde bahçivana saymakla bitmez farklılıklarımız, Yabancı bir ülkede yaşamın nasıl farklandığının en güzel örnekleri bunlar. pay değil! kendimize çok ders verici konulardan sadece bir tanesi, walker ailesinin yaşamı:)
    hoşçakal.

    YanıtlaSil
  2. =) çok güzel açıklamışsın teşekkür ederim Nida..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peçete Katlama Teknikleri

bir kadını en mutlu eden şeylerden birisi de yaptığı yemeklerin beğenilmesidir.. mesela ben, yemeğe başladığımızda eşimin suratına bakarım hemen :) ifadesinden ya da iştahla yemesinden -heh beğendi, diye bir ohh çeker devam ederim yemeğe :) yemeklerden ziyade sofranın cicili bicili süslenmesi de o yemeklerin iştahla yenmesine yardımcı oluyor bence.. illaki pahalı runner, amerikan servisi alacaksınız diye bir şey yok.. elinizde olan malzemeler ve çiçeklerle de sofranızı renklendirebilirsiniz.. genelde kağıt peçete kullanıyorum ben,  kağıt olsun kumaş olsun basit hareketlerle peçetelere değişik şekiller verebiliyoruz.. en azından bu posttan sonra ben daha çok özen göstereceğim :) işte bir kaç peçete katlama tekniği.. hangisi kolayınıza gelirse artık.. *fotoğraflar alıntıdır: pintereset.com

Bir bardak çayın hikayesi..

Kaynana alt demlik gibidir, kaynadıkça fokurdar durur... Gelin üst demlik gibidir, alt demlik kaynadıkça yukarda demlenir durur.. Damat çay bardağı gibidir, biraz kaynana doldurur biraz gelin.. Kaynata çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.. Görümce çay kaşığı gibidir, ara sıra gelir karıştırır gider.. Çocuklar ise şeker gibidir, çayın tadına tat katar, yüzleri gülümsetir.. Kısaca bir bardak çay aile demektir :) *** Karadenizde anlatılan meşhur  hikayeyi bilmeyen yoktur sanırım.. çocukken hayranlıkla dinlerdim çok hoşuma giderdi.. bilmiyorum ne kadar doğru ne kadar yanlış ama şuanda benim için pek geçerli değil bu hikaye.. eskidendi böyle kaynana gelin muhabbetleri.. gelin aldık demek temizlikçi aldık demekti, gelin aldık demek aşçı aldık demekti, gelin aldık demek hizmetçi aldık demekti yalan mı? eski gelinleri az oturup dinleyin hiç biri güzel şeyler anlatmıyor.. ara sıra bana soruyorlar nasıl alışabildin mi evliliğe diye? tabi çok iyiyim , mutluyum diyorum.. güzel

Annemin evine giderken, annemin evinden dönerken :)

derler ki; şanslı annelerin ilk çocukları kız olur, daha şanslı annelerin ikinci çocukları da kız olur ^_^ biz iki kız kardeş olduğumuza göre benim annem çok şanslı oluyor bu durumda :D bir de kendine sormak lazım tabi.. evlendik ev boşaldı rahatladım sanmayın diyor annem, şimdi daha çok aklım sizde kalıyor.. bir kişi gittiniz evden iki, üç kişi olarak geliyorsunuz şimdi daha kalabalık oldu ailemiz.. ben acırım yavruma yavrum acır yavrusuna diyor.. o yüzdendir sanırım anneme ne zaman gitsem boş valizle gidip, dolu dolu valizlerle dönerim evime.. istanbulda sanki patates yok anne diyorum, köy patatesi gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki turşu yok anne diyorum, ev yapımı gibi olmaz diyor.. istanbulda sanki peynir yok anne diyorum, bizim peynirimiz gibi olamaz diyor.. öğrenciyken valizime köy yumurtası koymaya kalkmıştı zor engel olmuştum :) o yüzdendir ki ne kadar büyüsek de biz annelerimizin gözünde hala bebeğiz.. evlensek de.. anne olsak da.. verdikçe içi rahatlıyor..