Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

musmutlu yıllar :)

yılbaşı yılbaşı yılbaşı :) tüm bloglarda konu aynı olunca ben de bir şeyler yazmak istedim. yılbaşına ben, melek , annem ve sıfır kilometre yeni bulaşık makinemizle gireceğiz bu yıl :) babam gemide çalıştığından muhtemelen seferde, rusya karasularında olur o konuya hiç girmeyelim :) geçen hafta hepimiz üç beş para katıp anneme süpriz bir bulaşık makinesi aldık.. annem böyle konularda büyük tabuları olan bir kadındır, evde bir çift kız varken bulaşık makinesi almam diyerek büyüttü bizi, biz de ailece o tabuyu yıkmak istedik.. biraz laf yedik ama kabullendi durumu.. kabullendi kabullenmesine de tam bir haftadır makineyi kullanamıyoruz! sebebi annemin iki tabaktan bişi olmaz hemen yıkarım düşüncesi! neredeyse bulaşıkları kaçıracağız makineye doldurmak için,bakalım nezaman açılışını yaparız belli değil :) biz yeni yıla böyle sıcak bir havada gireceğiz anlayacağınız.. *** 2013 geride kalırken geri dönüp bakıyorum da, hayatıma amma damgasını vuracak olaylar yaşam

kelime oyunu yıkıl karşımdan!

sinir oluyorum ya! neymiş 'Kelime Oyunu' yayından kaldırılmış. sebep? soruların birinde 'rüşvet alan kişiye ne denir' diye sorulmuş. yok artık devenin bale pabucu, napıyorsun sen İhsan Varol, neden açığa veriyorsun bunu, milletin bu kelimeden haberi yok, bizim lugatımızda rüşvet diye bir kelime yok ki rüşvet alanı bilelim! neden milletin gözünü açıyorsun, al işte sana ceza, sen bizim ekmeğimizle oynadın biz de seninkiyle! bu ülkeyi sadece biz dolandırırız, uyandırmaya kalkanların da elini kolunu keseriz! doğru söyleyeni dokuz köyden değil sadece Türkiyeden kovarız!

beyaz örtü..

  soğuk dışında herşeyi sevilir kış'ın.. kış demek aynı zamanda arınmak demektir çünkü.. insanın bir yıl hoyratça kullandığı, üzerinde yaşadığı, çiğnediği toprağın, onlara hiç gücenmeden, kırılmadan her sene kirlerinin üstünü bembeyaz örtüyle örttüğü mevsimdir kış.. hem insan hem de toprak için dinginlik mevsimidir aynı zamanda.. hem ruhumuzu hem bedenimizi dinlendiririz kışın.. iç sesimizi duyarız sık sık.. planlar yaparız yaz için... çokça hayaller kurarız , özellikle kar yağdığı geceler.. bir çok tövbe eder, bir çok yeni karar alırız.. özellikle yepyeni bir yıla yepyeni temiz sayfayla başlarız hepimiz.. sanki geçen seneye de aynı sözlerle girip hiç birşey yapamadan çıktığımızı bilmiyormuşuz gibi.. o temiz sayfaya ilk günlerde özenerek yazarız en güzel yazımızı.. baş üstünde taşırız yeni açtığımız temiz sayfamızı.. sonra bir bakarız ona da alışmışız çoktan.. biz dikkat etsek de hayatımıza , herşeyin bizim elimizde olmadığını görmüşüzdür çünkü.. planlar aksam

bitsin bu çile..

konu; ömrümüzü tüketen özel gün hediye meselesi.. konu çok geniş girip de çıkamamaktan korkuyorum ama biraz değinip kaçıcam.. o özel bu özel derken anasını hergün özel gün oluyor hiç düşündünüz mü.. genel özel günler doğum günleri, sevgililer günü, evlilik yıl dönümü olsa da alt başlıklarda bir çığ gibi büyüyor bu konu.. ilk buluşulan gün, ilk el ele tutuşulan gün, annemlerle tanıştığı gün, ilk sinemaya gidilen gün diye diye uzuyor yani.. hediye alsan dert almasan dert.. almaya kalksan ilk yapman gereken daha önce alınmışları seçip listeden çıkarmak, ihtiyaç analizi yapmak, ağız yoklamak, piyasa araştırması derken en az 1 hafta üstünde yoğunlaşmak gerekiyor konunun.. hadi anlaşıp bu sefer karşılıklı birşey almasan kafanda deli sorular? ya bana süpriz yaparda ben dımdızlak eli boş ortada kalırsam? hediye alınılacak gün belli olunca da süpriz felan olmuyor yani, biliyosun ki doğum günüm illa birşey gelecek.. yani esas süpriz ortada hiç bir gün yokken yapılandır dimi.. bakın h

biraz teknoloji biraz güvenli alışveriş

şunu söylemeliyim ki bu yazımı iphone kullanıcılarına ithaf ediyorum :)  henüz iphone sahibi olmasamda nacizane işimden dolayı öğrendiğim bir kaç faydalı bilgiyi sizinle paylaşmak istedim.. iphonelarda kullanılan son işletim sistemi iOS7, kimileri hiç beğenmiyor kimileri çok daha güzel olmuş diyor.. iOS7 tamamen güvenlik üzerine kurulu bir yazılım.. iphone alan bir kişinin ücretsiz uygulamaları indirmesi için yapması gereken ilk iş apple kimliği almak. apple kimliği almak internet kullanıcısı olmayanlara çok zor gelen bir iş.. ama ücretsiz bir uygulama indirmeye çalıştıklarında karşılarına çıkan yolları takip ederek kolayca kimliklerini alabilirler..şifresini oluştururken güvenli bir şifre için büyük,küçük harf ve sayı istiyor mesela.. apple kimliği aldınız diyelim bunu sakın ola annenizin, kardeşinizin telefonundan girip uygulama indirmeye kalkışmayın! neden mi, çünkü apple kimliğinizi kullanarak icloud üzerinden rehberinizin yedeğinizi almanızı sağlıyor..siz başka bir telefona

Burcu Çetinkaya hakkında..

Bir hayli ilgimi çeken ve sizin de ilginizi çekeceğinizi düşündüğüm Burcu Çetinkaya'nın kapanma kararıyla ilgili bir şeyler yazmak istedim.. hani derler ya parayla imanın kimde olduğu bilinmez diye böyle durumlarda aklıma gelir bu söz.. aynı dönemde kapandığımız için ilgimi daha çok çekti bu konu :) helal olsun dedim öncelikle, kara çarşaflı fotoğrafını görünce şaşırdım en çok, ben hayatta böyle dan diye giyemezdim kara çarşaf.. konu ile ilgili kendisi de şöyle demiş: “Aldığım örtünme kararı sadece kendi manevi yolculuğumla ilgili bir karar. Ben hala Burcu Çetinkaya’yım. Uzun yıllar önce çıktığım bir yolculuk var ve bir adım daha atmak istedim sadece. Hayatımda kimseye karşı önyargılı olmadım. Çıplak gezen bir insan benden daha Allah’a yakın olabilir bunu yargılamak bana düşmez. Bu kararım sadece ve sadece kendi yolculuğumla ilgili ve kimseyi geçmişte nasıl yargılamadıysam şimdi de yargılamayacağım. Ama geçmişte beni yargılayanların sayısı oldukça fazlaydı şimdi de aynı şe

öğretmenler günümüz kutlu olsun :)

Her ne kadar atanamasak da, çocukluktan beri öğretmenlik hayali kuran tüm arkadaşlarımın ve kendimin, bu mesleği seçmemize sebep olan canım öğretmenlerimizin güzel gününü kutlarımm.. 1. sınıfta öğretmenime verdiğim gül plastik yapma bir çiçekti çok iyi hatırlıyorum.. önemli olan niyet tabi, günün farkında olmak.. hediye olayını pek sevmem aslında, durumu olan var olamayan var.. hatırlıyorum kocaman bir buket çiçekle öğretmenine vermesi için okula gönderilen bir çocuk vardı sınıfta.. tüm sınıfça imrenmiştik ona.. bir öğretmeni gülden çok iyi notlar ve tabiki de iyi bir insan olarak mutlu edebiliriz yanılıyor muyum ? foto: pinterest

bunlar da benim arama sorgularım :)

bloglarda en sevdiğim postlardan biri de arama sorgularının bizimle paylaşıldığı postlar :) yani insanlar hazreti google'a ne yazarak beni bulmuşlar bundan bahsediyorum.. içlerinden en komiklerini seçmeye çalıştım.. dünyanın en güzel yemeği; aradığını bulduysan arkadaşım bana da söye o en güzel yemeği yapayım :) babam bilgisayardan kalk deyince ben; ben bilgisayar bölümü okuduğum halde bu lafı annemden binlerce kez duydum, sana söylemiş baban çok mu :) hocam şimdi suyu ağzımıza aldık; :D bu nasıl bir arama onu anlamadım.. abdest almaya çalışıyorsun sanırım doğru yoldasın devam et.. canım sıkılıyor; canı sıkılan beni okusun dermişim :)) benim de canım sıkılıyor kardeş sen de bi blog aç dök içini oraya ne diyim.. doksanlar bakkalın oğlu; napçan bakkalın oğlunu kızıımm :) kimi görseniz aşık oluyonuz hee.. iftara ne kadar kaldı; ben nerden biliyim :)) alper tunga öldü mü; valla öldü diye bir söylenti dolaşıyor ama gözümle görmeden inanmam :) merve oflaz varm

dont worry..

sevgili günlük bana kalbin kadar beyaz bu güzel sayfayı ayırdın ya ben de şimdi onu doldurayım dedim.. ESC ailesi olarak 3. mağazamızı açtık geçen gün.. Trabzon valimiz başta olmak üzere önemli protokoller de oradaydı.. Kahraman Maraş caddesinden geçerken sağa sola bakın görürsünüz mutlaka.. açılışla birlikte yoğun çalışmaya da başladık, bu pazarı çalışarak geçirdim mesela.. bu pazar üniversiteden sınıf arkadaşım Esra evlendi.. Esra benim üniversitede ilk tanıştığım kişiydi ve arkadaşlığımız görüp görebileceği herşeyi gördü :) ama sağolsun her başım sıkıştığında yanımda oldu, arada kırgınlıklarımız olsa da aileden biri gibi artık.. üniversiteden trabzonda evime gelen , misafirim olan tek kişi aynı zamanda.. düğününde yanında olmak çok isterdim , sadece onun değil sevdiğim herkesin en mutlu gününde yanında olmak isterim.. düğünlerde çok duygusal oluyorum ^^ Allahım çok çok mutlu etsin onu da yeni yuva kuran herkesleri de.. Trabzonda ağır tempoda çalışırken aklım hep istanbulda..

annemin maceraları :)

ay ben blogumu çok özlemişimm ^^ on beş gün olmuş, zaman ne çabuk geçiyorsun sen böyle.. neyse hızlıca özet geçeyim size, aslında anlatacak çok şey olsa da en ilgincini yazıcam size.. yaklaşık bir ay önce ailecek O Ses Türkiyeyi izlerken 'Dilay Hacıosmanoğlu' isminde bir yarışmacı çıktı ve onun çıkmasıyla annemin sesi bütün evi sardı, ay ben bu kızı tanıyorum merveeee ! nasıl yani nerden tanıyorsun anne demeye kalmadan annem -evet valla o gözlerinden tanıdım, aha gülüşü de aynı ! anne noluyo anlatsana dedik annem başladı.. Temmuz ayında annem mezuniyet törenim için İstanbula gelmişti, uçaktan korktuğu için de tek başına otobüse atlayıp gelmişti.. meğer koltuk arkadaşı Dilay'mış.. annem panik atak hastasıdır, ananem de alzeihmer olduktan sonra iyice sinirleri bozulmuştı, sık sık kalbi daralıp ağlamaya başlıyordu. otobüstede aynı panik nöbeti geçirmiş, otobüsü durdurmuş şoför biraz temiz hava alsın diye.. Dilay da annemle birlikte inip onu teselli etmiş, ilgilenm

dolaplı ütü masası meselesi..

ütü masalarının ilgi alanıma girmeye başlamasını iyiye alamet olarak görüyorum, sanırım evren bana "evlilik" konusunda mesajlar vermeye başladı :) hadi kızım beğen artık , al bir ütü masası yaşın geldi her an seni istemeye gelebilirler mi diyor acaba ? şimdi kafamda deli sorularla dolaşıyorum, o ütü masasını alırsam yarın gelirler mi istemeye, ya da almazsam hiç gelmezler mi :) hakkaten nedir kızlardaki bu gereksiz herşeyim kusursuz olsun merakı, alt tarafı ütü masası işte.. başka derdim mi yokta günlerdir araştırma yapıyorum, hayır derdim de var yani.. neyse şu dolaplı ütü masaları var ya onları araştırıyorum.. severek takip ettiğim bloglardan biri pembe gönlüm sende  blogunda aylar önce gördüğüm, sonra tesadüfen evmanya sitesinde tekrar görüp almaya heves ettiğim bir masa.. fiyatı 350 tl hem de yanında ütü hediyesi var..  ütü yapmayı sevmediğim için belki bu cici masayla ütü yapmayı severim diye de almak istiyorum.. ama henüz karar veremedim.. kullananlar va

kadın kısmısı..

bir kadın bir kadına kolayına iltifat etmez, onu toplum içinde övmez yanlış mı biliyorum.. bu yüzdendir erkeklerin dostlukları kadınlarınkinden çok daha samimi, saf , içi dışı bir olur.. kadın kısmısı kıskançtır çünkü, bencildir hep bana hep bana der.. bu yüzden erkeklerden gelen övgüye alışık olduğumdan kadınların yorumlarına daha fazla dikkat kesilirim.. hele de iyi şeyler söylüyorsa acaip mutlu olurum çünkü benim gözümde o kadın bazı şeyleri aşmıştır artık.. nerden aklıma geldi bu konu derseniz :) dersanedeki yeni sınıf arkadaşlarımdan bir, iki kişi hemi de kız "ya sen ne doğalsın, sen hep konuşsana derste.. uyandırıyorsun bizi güldürüyorsun.." gibilerinden şeyler söylemişlerdi bana, hemi de ilk haftadan.. akşam grubu olduğumuz için sanırım herkes yorgun argın iş çıkışı okul çıkışı derse geliyor.. ben de işten çıkıp gidiyorum ama derse aktif katılmazsam uyurum diye korkumdan sık sık soru sorup beynimi zinde tutmaya çalışıyorum.. öyle böyle bu sınav kazanılacak yani

!Mim Blogger Buluşması

bir iki mim yazısı dışında pek mim yazısı yazmadım ama gizemin mim'ini yapmak istedim.. şimdiden kendisine teşekkür ediyorum :) mim konusu "blogger buluşması" o yüzden yazmak istedim ben de.. istanbulda elini sallasan bir bloggera restlarsınız ama trabzonda benim bildiğim pek fazla yok.. o yüzden belki burdan yakalarlar da tanışırız, hatta ilerde buluşuruz bile.. sorulara geçecek olursam: -Blogunuzun adı ne? küçük hanımın güncesi.. -Hangi ilde yaşıyorsunuz ve semtinizi söyler misiniz? Trabzonda yaşıyorum, Trabzon/Merkeze bağlı köyümüz.. -Blogger buluşmalarına katıldınız mı ? Evet bir kere katıldım, İstanbul'da yaşarken sanırım 2. blogger buluşmasına katılmıştım.. -Bulunduğunuz ilde blogger buluşması olsa katılmak ister misiniz? İstemek ne kelime koşa koşa giderim :) Benim Trabzonda tanıdığım tek blogger Leylanın Kahve Dükkanı ,  bir kaç kişi daha çıksa da bir buluşma ayarlasak keşke.. -Sizce bir blogger buluşma etkinliği na

rutine bindik iyi mi..

kişisel blog yazmanın zaman zaman avantajları oluyor, mesela ne yazsam diye düşünmüyorsunuz çoğu zaman, gün içerisinde yaşadığın olayları , kızdığın insanları , mutlu olduğun anları yazabiliyorsun.. bir taraftan da herkesin seni bilmesi okuması onlarla yaşadığım olayları yazmama engel oluyor.. hani bazen keşke diyorum no name yazsaydım da içimi istediğim gibi döküp rahatlasaydım.. şuan çok doluyum , anlatacaklar çok fazla ama on bin filtreden geçirerek yazsam ancak rahat ederim bu durumda.. neyse kısaca özet geçeyim yeni mezun ve yeni işe başlamış benim rutinimi.. işim çok ağır değil, zaten iş yapmaktan yorulmam ben, bir laf, bir hareket , bir sinir bozucu tavır çileden çıkarır beni.. dövülmüşüm de yorulmuşum gibi olurum , huzursuz eden olaylar karşısında.. o yüzden işimi seviyorum ama ara ara yaşadığım olaylar iş hevesimi çok fena kırıyor.. daha yeniyim , demek ki normal böyle şeyler diye diye sabrediyorum o kadar.. bu arada dershanem açıldı hafta içi üç gün saat 6'

facebook...

Facebook çıkmadan önce buralar üzüm bağlığıydı , daha mı huzurluyduk ne! çok olmadı hayatımıza sosyal medyanın girişi ama çok hızlı benimsendi, çok hızlı yayıldı ülkemizde.. ben hatırlıyorum üniversiteyi kazandığım yıl kuzenim açmıştı bana facebook , dört yıl bin yıl gibi geliyor, eskiden napıyorduk biz yaa diyorum.. eskiyi hatılamaya çalışıyorum biraz, arkadaşlarımızı, akrabalarımızı merak eder arar sorar yüzünü görmek isterdik.. 4 senedir kimseye alo nasılsın dediğim yok, facede göremezsem bir mesaj atıyorum nerelerdesin diye.. kim kiminle nerde, napıyor, bugün ne yemiş, nasıl fotoğraflar çekilmiş, kim kime aşık olmuş, onun sevgilisi nasıl biriymiş, nereliymiş nerde okuyormuş artık hepsi elimizin altında .. eskiden sevgilinden ayrılınca eski mesajlara bakar biri iki ağlar müzik dinler unutmaya çalışırdın.. şimdi ayrılır ayrılmaz faceden siliniyor.. silinmemiş de arkadaş olarak kalınmışsa f5 tuşu aşınana kadar profili yenileniyor.. bu lafı bana mı soktu, acaba bunu bana mı

online alışveriş meselesi..

Bu zamanda internetten alışveriş yapmayan kalmış mıdır diyordum İstanbuldayken, şimdi geldim Trabzona online satışta çalışmaya başladığımdan beri çevremdekilerden hep aynı soruyu duyuyorum: -internetten alışveriş güvenli mi merve?  yani İstanbulda duyardım insanlar market alışverişini bile artık internetten yapar olmuş, tuvalet kağıdına kadar  istiyor adam neden güvenli olmasın ki bilindik güvendik sitelerden alışveriş yaptığınız sürece..  ha yok ben kredi kartı dolandırıcılığından korkuyorum diyorsanız da sanal kart kullanın derim.. internet alışverişlerinizde kullandığınız kartınızın limiti çok olmasın mesela, her kartınızla internetten alışveriş yapmayın bir kartınızı sırf internet için kullanın..  4 yıldır ben hiç bir sorunla karşılaşmadım mesela dolandırıcılık gibi.. bilgisayarımı internetten almıştım 2 milyara.. uçak biletlerimi hep internetten almaya çalışırım.. en çok da kıyafet alışverişini seviyorum internetten.. mağazalarda dolaşıp yorulmadan bir sürü kıyafete bak

dünya için küçük benim için büyük bir adım :)

"Bir Tek Akıla Nazar DeĞmezmiş! Çünkü Kimse Kimsenin Aklını Beğenmezmiş."  twitterda gördüm bu sözü pek sevdim pek hoşuma gitti neden mi çünkü son aylarda hayatımdaki büyük değişiklikleri ve karşılaştığım sorunları özetliyordu bu cümle.. şöyle ki üniversite hayatımı bitirip Trabzona döndüğüm ramazan ayının ilk günü başımı kapatmaya karar verdim. daha doğrusu bu düşünce aylardır aklımdaydı da okulun bitmesini beklemek istedim. Lise zamanlarımda da okul dışında başımı kapatmıştım ama tam anlamıyla , dört dörtlük müslüman gibi herşeyime dikkat edemiyordum. üniversiteye başlayınca da dersten çıkınca kapat girince aç sistemi hiç hoşuma gitmedi ve üniversitede kapatmadım başımı.. okulum bitsin tamamen kapatırım diye de bir bahane buldum kendime diyelim ve 4 yılım böyle geçti.. 4 yılda yaşadığım hayat tecrübesinin haddi hesabı yok tabi.. kendi adıma çok büyük işler başardım.. ama hayat akıp da zaman su gibi geçtikçe değmez dünya hayatı zaten bomboş gel okul bit

git başımızdan hastalık..

Yoğunluktan buralara pek uğrayamasam da hızlı  bir özet geçeyim size blog canlar.. haftanın 6 günü işe git, yemek ye, evet gel, yemek ye ve uyu  sıralamasında geçiyor.. erken kalkmak dışında işime çok çabuk alıştım ve şimdilik herşey çok güzel gidiyor.. asıl görevim online satış ama mağazada her şeyi öğreniyoruz yavaş yavaş.. mesela bugün hayatımda ilk kez fatura kestim.. telefonlarda heyecanlı konuşuyorum sadece,hata yapıp yanlış bir şey söyleyeceğim diye korkuyorum. ama zamanla ona da alışacağım.. daha önce bahsetmiştim size ananeme alzehimer teşhisi koyulmuştu ve 8 aydır evde hastalığına alışmaya çalışıyorduk. bugüne kadar hastahane yüzü görmeyen ananemin bir anda çaresiz bir hastalığa yakalanması hepimizi çok çok üzmüştü.. tek tesellimiz acı çekmiyordu , evimizde yanımızda oturuyordu, ara sıra konuşup sesini bize duyuruyordu.. yani insan ister istemez şöyle bir karşılaştırma yapıyordu, Allah korusun kanser olup kemoterapiler göreceğine, kablolara  bağlı yaşayacağına

Happy Autumn

Güz , hazan, hüzün mevsimi sonbahar.. soluk soluğa izlediğiniz filmin son sahnesi gibi.. koşuşturmayla geçen bir ömrün son demleri gibi.. annenin bebeğini dünyaya getirmek için beklediği son günleri gibi.. sınav sonrası dolmuş kafayla sokakta yürümek gibi.. bir nevi "durma" hali yani.. birini beklemek gibi, geri dönüp yaşananları hatırlamak gibi.. yazı özleyip kışa hazırlanmak gibi.. yalnız kalmak gibi.. demlenmiş bir demlik çay gibi.. tavşan kanı bir mevsim.. hoşgeldin sonbahar.. ince belli bardakta severim seni.. Görsel alıntıdır: fanpop.com

Mutlu Haftasonları :)

ohh yandan yandan :)  halay başı burma burma yar yar yar yar, yar yar aman .. yaz gelince uçar kızlar leylim leylim leylim aman :) o kadar fazla düğün oluyor ki artık, gözümü açtığım gibi halaya duruyorum şu sıralar.. nerde bir müzik duysam ahh tamam halay çekmeli diyorum :) kuzenler, arkadaşlar, ablalar, abiler herkes evleniyor.. bize de halay çekmek düşüyor yapacak bir şey yok, bugün ben onlara yarın onlar bana :) asıl ben başka bir şey söyleyecektim sizlere :) ömrü hayatımın her haftasonunu tatille geçiren ben, ilk defa bir cumartesi günü işe gidiyorum .. bakmayın oraya mutlu haftasonları dediğime çalışmayanlara söledim ben onu :) çalışana yok, işini yapsın akşam eğlensin o :) sonbaharın serin havasını ensesinde hisseden Trabzondan öpücükler sevgili okurlarım :) happy weekends :)

İstanbul'dan haberler :)

İnternet bulduğum anda bloga yazmak istiyorum hemen. Bursa'dan İstanbul'a geçtim uçağım burdan kalkacak çünkü. Öğrenciyken kaldığım evde kalıyorum bir iki gün. Bilmeyenler için tekrar hatırlatayım üniversite hayatım boyunca bir akrabamızın evinde kalmıştım. Evde düzenli kalan sadece bendim gelen giden akrabalarımız olurdu sık sık. En son bütün valizlerimi toplayıp apar topar gitmiştim burdan Ramazan gelmeden. Tekrar gelmek ne zaman kısmet olur diyordum hep oldu bile :)) Özlemişim çokça hem sakinliği hem özgürlüğü hem yanlızlığı. İstanbul ilginç bir şehir , hem kızıyorsunuz hem seviyorsunuz. İki şehir arasında bu kadar kalacağımı tahmin etmezdim. Trabzon'u da seviyorum orası benim evim yerim yurdum.. Ailem sevdiklerim orda en başta ama İstanbulda da sevdiklerim var artık hem de gelecek planı kurduğum önemli bir sevdiğim var :) oraya gitsem bu tarafı özlüyorum buraya gelsem ailemi özlüyorum. Ama önümdeki 1 yılın planını çizdim bile. Trabzon'da KPSS kursuna yazıldım biliyo

Bursa'dan sevgiler :)

Selam arkadaşlar , yine sesim soluğum çıkmıyor merak edenleriniz oluyor beni -napıyorsun merve diye arayıp soranlar oluyor :) ben şu sıralar Bursa / Mudanya'dayım .. aa sen yeni işe girmedin mi ne işin var oralarda diyeceksiniz korkmayın işten atılmadım :) çok önceden uçak bileti ayırttığım kuzenimin Elif ablamın düğünü için geldim Mudanya'ya.. hatırlarsınız şurada söz-nişan fotoğraflarını paylaşmıştım sizinle.. bu kadar kısa sürede işe gireceğimi tahmin etmediğim için 10 günlük bir düğün planı yapmıştım kendime.. sağolsun patronuma da aynen bu şekilde açıkladım durumu gelince telafi edersin dedi izni verdi.. bu arada Esc Blog'da başlattığımız büyük hediye çekilişi hızla devam ediyor duymayanlar buradan katılabilirsiniz.. dün akşam kına gecesindeydik, yine çok güzel eğlenceli bir kına oldu hem de çok güzel.. en son çocukken kına yakmıştım elime , hevesledim bu sefer böyle şekilli bir kına yaktım ben de elime :) pist beş dakka boş durmadı, o kızlar bütün kur

Çekiliş Zamanııı !!! :)

Sen ne kadar plan yaparsan yap hayat karşıdan bakıp gülermiş derler ya aynen o durumdayım şu sıralar :)  biliyorsunuz mezun oldum atanamayan öğretmenler kafilesine katıldım bu sene .. ne yapsam ne etsem diye düşünürken, Trabzon'da kpss kursuna yazılmaya karar vermiştim.. ama bir yandan da kariyer netten Trabzon'da çalışabileceğim işlere başvuruyordum.. bu hafta başında o ilanlardan biri için görüşmeye çağrıldım, esc bilgisayar apple karadeniz temsilcisi.. esc bilgisayarın online satış sitesini hareketlendirecek bir fikir düşün yarın gel dedi patron, ona göre devam edelim.. aklıma bloglarda yapılan çekilişler geldi hemen.. bir blog açalım esc market adına ve çekilişle verebileceğimiz herşeyi verelim dedim.. biraz düşündük konuştuk tamam başlayalım dedi patron.. 2 günde Esc Blogu   açtık ve çekilişi tasarladık.. buradan çekilişe katılabilirsiniz . çekilişteki en büyük hediyeler, 1 adet iPad Mini, 1 adet Apple Tv ve 3 adet iPod Shuffle .. bunların isimle

Çeyiz Alışverişim

Üniversite bittiğinden beri annemin çeyiz alma damarları kabarmış durumda :) gerçi onun bu damarı hiç dinmiyor ki , okula devam ederken bile ne zaman eve tatile gelsem beni ve kardeşimi alır çarşıya koşardı .. sanırım iki kızın çeyizini nasıl yetiştiririm diye çok dert ediyor işini erken bitirmeye çalışıyor..  İstanbul'da çeyiz seçenekleri de mağazaları da çok fazla biliyorsunuz, ben de 4 yıl gezdiğim her mağazada ağzım açık gezerken kendimi çeyizde alırım diye avutmuştum.. ee şimdi geldik çeyiz almaya ama o mağazalardan bir teki yok buralarda.. Trabzonda kızlar genelde hep aynı şeyleri alıyor ve aynı markalardan alıyor.. mutfak malzemelerinin en birinci markası karaca ve güral porselen.. yemek ve tencere takımlarımızı biz de oralardan aldık.. Şimdi annem kahvaltı takımı, çay seti, baharat takımı gibi şeyleri alalım dedi.. bi gün annem melek ben çıktık bütün çarşıyı turladık ama ben istediğim gibi hiç bir şey bulamayınca kızdılar bana .. hatta melekle kavga bile ettik çok si

Dünya V2.0 Belgeseli

Ülkece belgesel hastası bir millet değiliz ama güzel yapılmış programlara rastlayınca izlemeden geçmem ben.. açıkçası bizim kanallarımız da hayvan belgeselinden başka bişey yayınlamadığı için belgesel eşittir hayvanlar alemi olarak yerleşmiş bizim beynimize.. geçenlerde cnn türkte yeni yayınlanmaya başlayan "dünya V2.0"  belgeselinden bahsedicem size.. V2.0 = versiyon iki nokta sıfırmış önce onu açıklayım :)  bbc'nin çektiği bir belgesel , türkçe dublajla bizim ekranlarımızda.. belgeselin konusu ise son yüzyılda dünyamızın nasıl ve ne şekilde değiştiği üzerine.. hem anlatıp hem efektlerle canlı canlı bize göstermelerine bayıldım.. bir bölümde farklı bir kaç konuyu ele alıyor.. örneğin su ihtiyacımızı nasıl gideriyoruz, yemek ihtiyacımızı nasıl gideriyoruz gibi.. tabi bunların eskiden nasıl olduğunu kısaca anlatıp bugün nasıl geliştiğini, farklılaştığını anlatıyor.. yeni olduğu için mi bilmem netten ara ara bulamadım bölümlerini.. şöyle bir link ve

Aşka Yükseliş ve Seni İstiyorum

AŞKA YÜKSELİŞ  Ben izlediğim filmin yorumunu hemen bloga ekleyemezsem bir daha kafamdakileri toparlayıp yazamıyorum buraya sevgili okuyucularım.. o yüzdendir ki bu iki filmi hemen sizlerle paylaşmak istedim.. birbirinin peşi sıra çekilmiş iki film bunlar.. ilkinden başlıyorum önce "Aşka Yükseliş" filminden yani.. ünlü Melisa P. filminin oyuncusu Maria Valverde ile yakışıklı bir uşak başrolde.. zengin kız Babi ile sorunlu, agrasif , motorcu genç Hugo'nun aşkını konu alıyor tamamen.. yani tahmin ediyorum hangi kız izlese erir biter Hugo'nun yaptığı romantiklikler karşısında.. tamam sorunlu olabilir ama aşkın hakkını da çok iyi vermiş.. yani severek izlediğim filmin sonuna ne kadar üzüldüm anlatamam ! güzel işlenmiş bir konu ama sonu saçma bitmişti.. mutlu sonla bitmeyen filmleri sevmiyorum ben.. neyse film hakkında birşeyler araştırırken bir de ne göreyim, filmin devamı çekilmiş meğersem.. SENİ İSTİYORUM İşte filmin devamı seni

Günah var mı karıncayı kırınca?

İstanbul'da güneşli bir günün sabahında Topkapı Sarayı'nın avlusunda bulunan Has Oda'nın kapısı açıldı. Uzun boylu genç bir adam arka bahçeye doğru ilerliyordu. Bu kişi, Avrupa'yı titreten, koca Akdeniz'i hâkimiyet altına alan Osmanlı Devleti'nin kudretli hükümdarı Kanunî Sultan Süleyman'dan başkası değildi. Devlet işlerinden vakit buldukça soluklanmak için arka bahçeye çıkar, ağaçları, kuşları, denizi seyrederdi. O gün deniz, ağaçlar bir başka güzeldi, yalnız ağaçlardan birkaç tanesinin yapraklarının buruştuğunu fark etti. Hemen yanlarına yaklaştı ve eliyle tutup incelemeye başladı. Biraz sonra ağaçların neden buruştuklarını anlamıştı. Karıncalar sarmıştı o güzelim dallarını. Aklına bir çözüm yolu geldi. Ağaçları ilaçlatacaktı. Böylece ağaçlar karıncalardan kurtulacak ve rahat bir nefes alacaklardı. Fakat birkaç dakika daha düşününce bu fikrin o kadar da iyi olmadığını anladı. Karıncalar da can taşıyordu, ağaçları ilaçlatırsa onlar ölebilirdi. İşin iç

Bayram Gezmeceleri..

Bayram sabahı namaza giden babanın ardından anne kahvaltıyı hazırlamaya başlar.. gece geç yatan çocuklar sabahın köründe tık diye uyanır ve bayramlıklarını giyerler.. hep birlikte yapılan kahvaltının ardından aile üyeleri birbiriyle bayramlaşır.. evlerinde anane babanne gibi büyükle yaşamıyorlarsa diğer akrabaları ziyarete giderler.. biz de hiç bir bayram bunlar olmaz.. ramazan boyunca sahurda yatmaya alışan ben hiç bir bayram öğleden önce uyanamam.. babam namazdan sonra eve gelir ya da mezarlıkları dolaşır değişir bu.. annem eskiden bizi uyandırmaya çalışır, kahvaltı hazırlardı ama artık onu da yapamıyor.. ananem hasta olduğu için sabahın erken vakti onun yanına gidiyor.. biz de Melek'le öğleden sonra ananemden başlayarak büyükleri ziyarete gidiyoruz.. köyde olmak böyle zamanlarda çok avantajlı oluyor.. 2 dakika mesafede bütün akrabaları ziyaret edebiliyoruz.. bayramın birinci günü gelenekleri yerine getirip ikinci gün sabahın erken vaktinde fındıklığa

iyi bayramlar blogger canlar :)

Kız kardeş..

Size kardeşimden hiç bahsetmedim, annemden bahsettim de kardeşimi es geçmişim :) ismi Melek ama çocukluktan beri alışmış herkes ona Melük der.. eskiden aldırmazdı da genç kız oldukça "bak bi daha bana Melük dersenn !"  diye tehdit etmeye başladı beni.. aramızda 2 yaş var ama sanki ben değil de o benim ablam :) fiziki olarak da büyüktür benden , kendisiyle kavga etmekten çekinirim yani :) çok atarlıdır, asabidir , çakmak gibi parlar sönmesi bazen bir kaç günü bulur.. "açken sen, sen değilsin" lafı tam da onun için söylenmiştir.. işten geldiğinde önce mutfağa uğrar, yemek yoksa sinirle kapıları vura vura odasına gider! kıskançtır da kendisi, ayıptır söylemesi sürekli benim ona örnek gösterilmem kardeşimi bazen çileden çıkarır :) okumayı pek sevmeyen bir öğrenciydi, liseye de endüstri mesleğe vermiştik onu.. bölüm olarak da kimya bölümünü seçti sonradan, staj yapması gerekiyordu maçkada bi eczaneye girdi.. evde her ne kadar nazlı, asabi olsa da çok çalışk

Mübarek olsun gecemiz..

fazla söze gerek yok bu gece , samimiyetle yapılacak tövbelere ait bu gece.. bu gecenin özel duası ise belli, Allah'ım sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni affeyle .. dua ederken önce başkasına sonra kendimize edelim ki dualarımız daha hızlı kabul olsun :) hayırlı geceler efendim ..

Karadeniz için fındık vakti !

Ramazanın son haftasına girdik, keyifleriniz nasıl arkadaşlar :) benim keyfim kpss'den sonra biraz kaçtı ama çabuk toparladım kendimi.. orta halli geçen sınavın sonucu da orta halli gelince, atanma hayalleri seneye uzadı anlayacağınız.. şimdilik tek bildiğim seneye daha fazla çalışarak rekor bi puan almak :) gelişmelerden yine haberdar ederim sizleri.. *** koca karı, mincane, boyhane, file, kadın parmağı ? bunların ne olduğu hakkında bir fikri olan var mı :) karadenizliler ne demek istediğimi anlamıştır çoktan.. bunlar çeşitli fındıklara verilen isimlerdir.. misal koca karı fındığı hiç sevilmez :) aynı yaşlı insanlar gibi üzeri buruş buruştur !  bir dalda çook fazla fındık verir ve fındıkları çok sert zor kopar.. mincane güzel fındıktır, yuvarlak lezzetli, kolay kopar.. yani fındık deyip geçmemek lazım, her şeyin olduğu gibi fındığın da türlü türlü çeşitleri vardır. ramazan ayının her yıl 10 gün geri gelmesi biz fındık üreticilerini biraz zorda bıra

Bir gün bir adam yaşlı babasını sırtına almış ve..

Çok eski zamanlardan birinde kötü bir âdet varmış. Yaşlılar artık iyice ihtiyarlayıp iş yapamaz duruma geldiklerinde ormana götürülür, orada yırtıcı hayvanlara bırakılırmış. Böylece zaten az olan yiyeceklerin, çalışan gençlere yetmesi sağlanmaya çalışılırmış. İhtiyarları belli bir yaştan sonra evde tutmak yasak olduğundan kimse yaşlı anne babasını evde gizleyemez, komşusu görüp ihbar edecek diye korkarmış. İşte bir gün yaşlılardan birini oğlu ormana götürüp bırakmak istemiş. Kış mevsimiymiş. İhtiyar, oğul ve küçük torun beraberce ormana gitmişler. İhtiyarı bırakmış dönüyorlarmış ki, küçük torun oyuncak kızağını dedesinin yanında unuttuğunu fark etmiş. Babasına dönüp almalarını söylemiş. Babası umursamayınca da : "Kızağımı almalıyım, yoksa sen yaşlandığında seni neyle ormana götürüp bırakacağım" demiş. Oğul o an anlamış ki, ihtiyar babasının kaderi, yaşlandığında kendi kaderi de olacak. Dönüp babasının ellerini çözmüş. Alıp eve geri getirmiş. Samanlıkta saklayıp her gün on

Kadin, erkeginin yansimasidir.

Brad Pitt'in hasta karısına mektubu: Karım hasta. Kişisel yaşamı, işi, kendi hataları ve çocukların sorunlarından dolayı sürekli gergindi. Karım 14 kilo verip, 40 kiloya kadar düştü. Çok sıskaydı ve sürekli ağlıyordu. Karım mutlu bir kadın değildi. Devamlı başı ağrıyordu, kalp ağrısı vardı ve kaburga arkasında sinirleri sıkışıyordu. Sağlıklı bir uyku düzeni yoktu, sadece sabahları ve çok yorgun olduğu zamanlarda hemen uykuya dalıyordu. Bizim ilişkimiz bitmek üzereydi, ayrılma eşiğine gelmiştik. Karım kendi güzelliğini bırakmıştı, gözlerinin altına torbalar vardı, yüzüyle alay ediyordu ve kendine bakmayı bıraktı. Kendisine gelen tüm filmleri ve rolleri reddetti. Artık ben de umudumu kaybetmiştim, yakında boşanacağımızı düşündüm… Ama sonra bir şeyler yapma kararı aldım, sonuçta dünyanın en güzel kadınıyla evliydim. Dünyanın erkek ve kadınların yarısından çoğunun idolüydü ve sonra onun yanında uykuya dalmaya, ona sarılmaya başladım. Çiçeklerle beraber duş almaya, onu öpmeye, övgü

Before Midnight / Geceyarısından Önce

Daha önce şurada uzun uzun anlattığım filmin üçüncüsü 9 yılın ardından sinemalarda.. 1995-2003-2013  aynı kahramanlarla 9 yıl arayla çekilen üç kuşağa hitap eden bir film.. Aida'nın sayesinde öğrenmiştim bu filmi, ilk iki filmini onunla izlemiştik.. şimdi üçüncüsü vizyonda ama ne Aidoş İstanbul'da ne de ben ! üstelik film Trabzon'da vizyonda değil ! gelir mi gelmez mi bilmiyorum ama gelmezse çok üzüleceğim.. sinemada her filmin tadı başka olur, hele de böylesine hikayesi ilginç bir filmin.. şimdilik gidenlerin yorumlarını okuyorum inş buraya da gelir film :( ayrıca film 2013 Sundance Film Festivali'nin en öne çıkan filmi, kaçırılmaz..

Green Gate Aşkına

Sunum önemli sunum! ama şu ramazan gününde her güne ayrı yemek, ayrı sunum derken milletin canı çıkıyordur :) GreenGate , maaşım olduğunda ilk uğrayacağım mağazalardan.. bulabilirsem mağazasına giderim, bulamazsam online mağazaları araştırırım.. gerçi istanbulda alternatif bir çok mağazada çok cici şeyler bulmak mümkün.. bazı bloglarda o kadar güzel evler görüyorum ki, tam benim hayal ettiğim gibi dekore etmişler :) sağolsunlar bana da çok yardımcı oluyorlar fikir anlamında.. countr trend mobilyalar, ikeadan aksesuarlar, english home gibi yerlerden çeşitli eşyalar.. genelde beyaz ağırlıklı evlerde aralara atılmış pastel renkler :) hayal kurmak da parayla değil ya :)