Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

iyi bayramlar

Facebook da olmasa bayram geldiğini anlayamayacaz yahu =) saat 00:00 itibari ile sanal alemde hareketlilik de artmaya başladı, bayram namazı kılınmadan atılmayan bayram tebrik mesajları teknolojinin bize verdiği yetkiyle tüm duvarlarda paylaşılmaya başlandı.. ee haliyle biz de birazcık da olsa bayram havasına girdik, ta ki sabah olup işe gidene kadar.. bugün bizim bayramımız, çalışmamamız lazım, bir ay oruç tuttuk şimdi bunu kutlamamız lazım Betsy diyemedik haliyle =) bugünün bizim için önemini anlattık kırık ingilizcemizle ama onun en sevindiği şey artık her an yemek yiyebilecek olmamız oldu =)  neyse ki melek gibi birisi, bir ay boyunca aç olduğumuzu biliyordu ve her gün kezlerce yanımıza gelip "iyi misiniz :( nasılsınız, acıktınız mı ?" diye sorarak bizi mutlu etti açıkçası.. Her bayram tekrarladığımız gibi annemizi babamızı öpüp bayramlaşamadık ama Serjioyla işe gitmeden sarılıp öpüştük =)bayram harçlığımız da odalardan bulduğumuz bahşişler oldu.. Sevdiklerinizin yanınızd

Amerikadaki ilginç evler

 kovboy botları şeklinde tuvaletler, Seattle Abd  kubbe ev, Florida Abd  şeytanın evi,Abd  sepet ev, Ohio Abd  fil Lucy, Abd  Ufo ev, Tenese Abd  çaydanlık ev , Abd   küp ev, Michigan Abd bot ev, Pensilvanya Abd delik ev, texas Abd biyosfer, Montreal, Canada  habitat 67, Montreal Canada kansas şehir kütüphanesi, Missouri Abd çelik ev , Texas Abd

özledim :(

 karpuz yemeyi özledim, en kırmızısından, en buz gibi sudan çıkmışından, en sulusundan...   erik yemeyi özledim, en can olanından, en kütür kütür , en tuza bandırılmış olanından.. kiraz yemeyi özledim, en napolyonundan, en irisinden, en kırmızısından.. sarma,yemeyi özledim, en karalahanalısından, en anne elinden çıkmışından... su böreği yemeyi özledim, en peynirlisinden, en kendi elimden çıkmışından, en sıcağından... kuymak yemeyi özledim, en tereyağlısından ve en uzun uzun uzayanından...    bi de burnumda kokusu tüten çantamdan eksik olmayan karpuzlu sakızımı özledim :( en mis kokanından, en çantama kokusunu bırakanından...

İlk ve Son Durak

ben korku filmi insanı değilimdir yahu , bu güne kadar da izlemedim desem yalan sayılmaz.. Ama Serjionun ısrarlarına dayanamayaraktan e gidelim bari dedik.. Smurf izlemek istiyorduk aslında ama çoktan gelmişte vizyondan kalkmış bile Şirinler :) yetişemedik.. Neyse 8 dolara biletlerimizi aldık, 3D gözlüklerimizle beraber ,koskoca salonda toplam 5 kişi korku filmi izlemeye geçtik :)  Başta her şey iyiydi de hiç beklemediğim bir anda kazığa çakılan kızın kanları üzerime sıçrayıncaaa kendimden şöölee bir geçtim :) bir de 3D olunca korku filmini izlemiyo yaşıyorsunuz yahu..    Neyseki kazasız belasız filmdeki herkes öldü de ben de rahat bir nefes aldım :) 

Tennessee_Pigeon Forge

Uzun bi aradan sonra patrondan bir günlük off day alabildik ve cherokee'ye 1 buçuk saat uzaktaki Pigeon Forge' a gidebildik... en kalite markaların outleti ve alışverişin en uygun adresi Pigeon Forge =) O kadar uzun zamandır alışveriş yapmıyoruz ki burası bize cennetten bir köşe gibi göründü..  Aç susuz, aralıksız 8 saat o dükkan senin bu dükkan da hem senin hem benim diyerekten didik didik ettik heryeri .. ben büyük bir alışveriş merkezi bekliyordum, büyük bir bina ve içinde dükkanlar.. ama öyle değilmiş.. belli bir alan sadece alışveriş dükkanlarına ayrılmış , her bir markanın ayrı ayrı dükkanları var , adımını at içeri gir, oradan çık yan dükkana geç.. ve öyle bir düzenleme yapmışlar ki her yer yemyeşil, sanki parkın içinde geziniyorsun bir dükkandan ötekine geçerken.. mağazaları rahat bulabilmek için de o bölgenin haritalarını koymuşlar her yere.. sadece giyecek değil, güzel restoranlar da vardı, çevre düzenlemeleri de her zamanki gibi harikaydı.. güya bişiler

Sıcağı sıcağına

sıcağı sıcağına dedim ama ortada pek sıcak bi durum olamadı , aksine baya bi komedi yaşadık bugün iş çıkışı =) yangın alarmları aniden , kulaklara işkence edercesine çalmaya başladı.. biz daha ne olduğunu anlamadan lobiye çıktık.. bir de ne görelim, banyolardan havluyla fırlayanlar mı dersiniz, valizleri ellerinde bahçeye çıkanlar mı, kilosu yüzünden koşamayıp hızlı adımlarla yürümeye çalışanlar mı =) Serjiyoyla ben birbirimize bakıp gülüyoruz, yangın felan olduğuna hayatta inanmadım zaten, ama bu insanların kaçışmaları çok güldürdü beni.. o sırada bizden çıkıp koridordaki insanlara yangın yok "No Fire!" diye söylememizi istediler ama kendileri de gülüyor müşterilerin kaçışlarına .. Yangın olduğunda asansörler kullanılmaz, çalışmaz kuralını unutup daldık asansöre , o sıra aklıma bişi takılmıştı , zaten tembel olan yürümeye üşenen bu Amerikalılar böle bi durumda merdivenleri kullanırken biz neden bu asansördeyiz :D ikinci kata zor çıktık , bir an çok korktuk a

Hani bazen olur ya...

Hani bazen olur ya... karanlıkların ucunda aydınlığı ararsın... Aydınlığın ucunda durana söyleceklerin olurda diyemezsin... Sözler boğazında düğümlenir dilin kilitlenir.. Bir umut beklersin bulamazsın yanar yanar istersin de elde edemezsin.... Hani bazen olur ya...  Yüreğin onu gösterir de aklın ve mantığınla karar veremezsin... Doğru nedir yanlış nedir asla ama asla çözemezsin... Sen misin yaşayan yoksa hayat mıdır seni yaşatan sezemezsin... Karanlıkların ardında yine karanlıklara sarılır da gülemezsin... Hani bazen olur ya...   Sevgi doludur da özlemin bunu göstermeye bile korkarsın... Yarını bir günü bırakır da sadece bu günü yaşarsın... Anlatmak istersin yaşadıklarını ve duygularını ama tarif edemezsin... Kimsesizler sokağında kimsenin bilmediği bir evi mesken tutarsın... Hani bazen olur ya... Onsuzluğun başında onla olmanın sonundasındır da bunu ancak sen görürsün... İsyan edesin gelir olanlara ve kaderine ama edemezsin... Elin kolun bağlanmı

Biraz mola

günlerdir gideceğiz diye plan yapıyoruz ancak nasip oldu .. Oconaluftee Islands Park ismini söylemek çok zor geliyo :) ama bizim ismiyle pek işimiz yok biraz kafamızı dağıtsın, şöyle ayaklarımızı suya sokup biraz serinleyelim dedik iyi de yapmışız .. çok iyi geldi, biraz da olsun serinledik , çok sıcak buralar alışık olmadığım kadar sıcak.. parkın içinde bu dallarla kaplı bir bölüm vardı, çok farklı bi hava vermiş parka.. ama isimlerini bilmiyorum bambuya benziyo gibi geldi bize .. elimizle dokunuyoruz sallanıyo düşecek gibi bir halleri vardı .. ama çok romantik bir yol oluşturmuş parkın kenarında.. en beğendiğim yer burası oldu..   sonra da yerlilerin hediyelik eşya dükanlarını gezdik.. Kızılderili tüyleri, tahtadan el işleri, oturan boğa başlıkları :) pek renkliydi dükkanlar, içlerinde çalan kaval sesine benzeyen kızılderili ezgisi de tam havaya sokan cinsten :) kendimi yerlilerin kabilelerinde gibi hissettim.. bir de bu kuşlu evlere bayıldım bayıldım.. o kadar