Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Öne Çıkan Yayın

zenginlik nedir?

zenginlik nedir? zenginlik, sabahları bir poğaça, bir simit yiyebilmektir.. zenginlik, merdivenleri yardımsız çıkabilmektir.. pencereden bakıp, yoldan geçenleri görebilmektir.. her akşam kendi kapını kapatabilmektir.. saçının okşanmasıdır.. kolundaki saatin geleceği göstermesidir.. bir sonraki hafta için plan yapabilmektir.. güzel günleri bekleyebilmektir.. bazen bir tabak makarnadır.. bazen iki domates ve bir taze ekmektir.. kendine inanabilmektir.. zenginlik varlığından mutluluk duyabildiğin herşeydir.. şükürlerle dolu bir haftasonu diliyorum :) haftasonu tatlısız geçmez malum,  bu haftanın tatlısı cheesecake olsun.. kışın bolca limonlu cheesecake yapmıştım çileklisini ilk kez denedim.. bazı püf noktalarına dikkat ettiğinizde yeterince lezzetli bir cheesecake yapabilirsiniz.. ben genelde bir kaç tarif okuyorum , tariflerin beğendiğim kısımlarını birleştirip kendi kekimi yapıyorum :) o yüzden tarifi daha usta bloglardan araştırarak öğrenin siz.. mutlu geçsin ha
En son yayınlar

Anı Yaşa

2021 ilk postum.. saat 22:21 oğlumu uyuttum :) ev sessiz birazdan 50 metrekare dizisini izleyeceğiz, netflix in yeni dizisiymiş.. 2 günlük sokağa çıkma yasağı var malum evdeyiz bütün gün.. evden çalışmaya devam ediyorum, mart ayında 1 yılımızı dolduracağız bu virüsle.. aşı bulundu ama bize ne zaman sıra gelir bilemeyiz. kardeşim eczanede ilk dozunu vuruldu, dedem de vuruldu bakalım ilerisinde neler olur.. bardağın dolu tarafından bakmak gerekirse 1 yıldır evimde oğlumla doya doya vakit geçirdim.. sabah uykularına iyice doydum, 10 da uyanıyoruz oğluşumla.. işe gidicem dediğimde gitme anne diye boynuma sarılıyor,  sanırım iş açılırsa onu da kreşe vericem evde bakıcı olaylarına tekrar alışması zor olacak. 4 yaşına girmek üzere ne hızlı geçmiş zaman.. bu arada kendime instagramdan bir sayfa açtım bu pandemi sürecinde beni baya oyalıyor :) 11bin takipçim oldu bile, paylaştıkça faydalı oldukça rahatlıyorum sanki.. insan kendini bir şekilde oyalamalı diye düşünüyorum :)

2020

-selam, nasılsın canım bloğum yaşıyor musun? -kıza bak, canım diyor ama seneler geçmiş buralara uğramamış! canımmış :) -haklısın ne desen haklısın eski dostum, en azından şifreyi unutmamışım bak :) -ee, nasıl gidiyor hayat, durdun durdun 2020 de yazmaya geldin, sen geldin ya kesin sayfa kapanır, virüsler dolar, spamlar yerim şimdi, bir iki ay daha girmeseydin şu sene bi geçseydi beya :) -haklısın dostum ama ne malum seneyi benim sağ salim atlatacağım, dur gelmişken yazayım birşeyler.. 29 yaşımın sonlarına yaklaştım, artık ağız dolusuyla Ootuz olacağım.. şöyle arkama dönüp baktığımda kendi kendime bu yaşına kadar ne yaptın Merve dediğimde derin bir nefes alıyorum.. her zaman iyi bir kız, iyi bir evlat, iyi bir öğrenci, iyi bir arkadaş olmaya çalıştım.. asla ama asla kural çiğnemeyen, insanlardan hep takdir almaya çalışan , temiz, becerikli, hamarat, çalışkan, terbiyeli, saygılı, inançlı? hala da bunun tersi bir davranışta bulunduğumda vicdan yapıyorum.. artık bu benim! hangi alanda olur

Kırlent yaptım, oldu :)

İstanbul'da en sevdiğim şeylerden birisi "pazar kültürü".. neredeyse her semtte, haftanın belli günlerinde kurulan pazarlara bayılıyorum.. bazıları kıyafet ağırlıklı bazıları yiyecek.. evlenmeden önce sadece kıyafetlere bakıyordum, mango, koton, bershka ne istersen buluyorsun :) şimdi işler biraz değişti tabi, her hafta mutfak alışverişini pazardan yapmak büyük keyif benim için.. artık mağazalarda satılan çoğu şeyin muadili hemencek pazarlarda satılıyor.. mesela bu kırlentler, normal mağazada 30, 40 liraya satılıyor hatta daha da pahalı.. mor çiçekli fon perdeme uygun kırlent aldım ben de bu hafta.. içi boş kırlentlerin tanesi 5 lira.. evlenirken aceleyle aldığım bazı yastıklarımı hiç beğenmiyordum.. pamukları bir garip olmuştu zamanla.. aklıma bu şekilde değerlendirmek geldi ve yastıklarımı kesip kırlent yaptım.. içlerindeki pamuğu direk kırlente doldurmadım, pazardan tanesi 2 liraya beyaz mitil aldım.. sonuç toplam 14 liraya iki tane yepyeni cicili bicili k

Prima ve Minies Bebek Bezi Karşılaştırması?

market poşetleri kadar ses getirmese de, prima bebek bezlerindeki fiyat artışı herkesin bütçesini yerle bir etti diyebiliriz.. bir kaç aydır ardı arkası kesilmeyen zamlar, doların artışı derken, yiyecek, giyecek, yakacak herşey ateş pahası oldu.. oğlum doğduğundan beri prima kullanıyordum.. inceliği, esnekliği, yumuşaklığı herşeyinden memnun kaldım.. şimdi 2 yaşa girmek üzereyken bebek bezini değiştirme kararı aldık.. sebebi tabiki fiyatların 2 katına çıkmış olması.. 45 liraya aldığımız bu yukardaki paket şuan 90 lira? tabi kampanyaları ve fırsat  paketlerini takip ederseniz bu fiyata alabilirsiniz. daha önce akrabalarımda sleepy ve canbebe kullananlar vardı, nasıl olduklarını merak edip bir iki tane onlardan alıp kullanmıştık.. ama ikisi de kalın ve sert gelmişti bana.. o kalın bezler doldukça öyle ağırlaşmıştı ki kesinlikle bezimi değişmem, ben primadan çok memnunum diyordum ki, minies ile karşılaştık.. minies sadece migroslarda satılan migrosun k

bir yılda 3. bakıcıya merhaba!

neden eskisi gibi yazmıyorsun diyorlar? tam düzlüğe çıktık dediğimizde hayat yolumuza yeni yeni kayalar atıyor.. mesele oğlum olunca elim ayağım kilitleniyor, hayatımın akışı duruyor resmen.. bir yılda üç bakıcı değiştirmek zorunda kaldık.. çocuğum anne kokusuna hasret büyürken onu farklı farklı kadınların eline bırakıp çıkmak! vicdanım paramparça işe gelirken bütün gün aklımı evde bırakmak beni bir hayli yıprattı. tanımadığım insanların gözünde samimiyet ve Allah korkusu aradım.. Allah korkusu olan birisi bana göre bir bebeğe, bir yavruya kötü bir şey yapamazdı çünkü.. çocuğuma iş gözüyle değil de severek bakabilecek birini istiyordum sadece.. ilk bakıcımız üst komşumuzdu ve bir kat aşağı inerek 5 ay oğluma baktı.. tek istediğim çocuğumu yedirmesi uyutması ve oyun oynamasıydı.. hem bakıcının hem oğlumun yemeğini ben hazırlıyordum zaten.. bir kaç ay geçtikten sonra bütün gün evin içinde durmaktan sıkıldığını dile getirmeye başladı.. derken annesi vefat edince m

iyi ki doğdun kardeşim

sabah melekle mesajlaşıyoruz, sahi senin bugün doğum günün, iyi ki doğdun canım kardeşim seni çok seviyorum dedim.. her sabah işe giderken yazışırız, istanbul-trabzon hattı üzerinden.. kaç oldun dedim?  26 deyince bi buruk oldum, bi üzüldüm nedense.. aramızda iki yaş var ama benden küçük olduğu için,  o benim gözümde hala küçük kız kardeşim ve 26 gözüme çok geldi :( küçükken 30 yaşına girenlere acayip büyük  adamlar ve kadınlar gözüyle bakardım.. şimdi merdiven dayadık otuzlu yaşlara.. ama ben eski ben gibi hissediyorum.. yaş ilerlemiş olabilir ama çocukluk yılları sanki dünmüş gibi gözümün önündeler.. annem gece vardiyasında çalıştığı zaman melekle pasta yapmaya kalkışırdık mesela.. o keki hiç bir zaman kabartamazdım, şimdiki keklerim gibi olmazdı.. sonradan anladım ki malzemeyi kıt koyduğum için olmazdı keklerim..  3 yumurta koyarsak annem kızabilir 2 yumurta koyayım derdik hep.. davul fırınımız vardı bir de.. bir gün kurabiye tepsisini fırından

Lucy, Film Tavsiyesi

çocuklu evde film izlemek neredeyse bir hayalmiş meğersem.. 1 yıldır ne sinema ne evde kesintisiz film izleyemiyoruz.. şimdi ufaktan anne-baba saatlerimizi film izleyerek değerlendirmeye çalışıyoruz eşimle.. film aksiyon ve heyecanlı olmazsa ben anında uyuyup kalıyorum :) o yüzden seçtiğimiz filmlere dikkat ediyoruz.. en son "LUCY" filmini izledik.. hem düşündüren hem heyecanlandıran bir filmmiş.. insanlar beyninin %10 luk kısmını kullanırken, beynini en iyi kullanan %20 ile yunuslarmış.. film bir yandan böyle bilgiler verirken bir yandan da, -eğer beynimizi daha fazla oranda kullanabilseydik neler yapabilirdik? sorusunun cevaplarını veriyor.. bir solukta izledik ve beğendik filmi.. Lucy 2 de bu sene vizyona girmiş yurt dışında.. en kısa zamanda ikincisini de izleriz inşallah ;)